GÜNEY AZERBAYCAN

Arasın güneyinde yer alan Hanlıklar, Afşar Hanedanlığının yıkıfmasını takiben bir süre bağımsız hanlıklar olarak varlıklarım devam ettirmişlerdir. Kuzey de Rus işgallerinin başladığı 19.yüzyıl başlarında bağımsızlıklarım koruyan Güney Hanlıkları Hoy Hanı Ahmedin sağlamaya çalıştığı birlik etrafında birleşmişler, hatta Hoy Haninin, Guba Hanı Fethali Han ile birlik sağlama yönünde çabaları olmuştur. Ancak Güney Hanlıkları da bilinen sebepler ve çeşitli entrikalardan dolayı çok arzu edilen birliği kuramamış ve bölgede yaptığı savaşlar sonucu büyük güç kazanan Gacar hükümdarı Ağa Muhammet şahın 1785 yılında bölge hakimiyetin! büyük çoğunlukla sağlaması ve Tahranı merkez seçmesiyle onun şahlığım tanıdılar. Güney Azerbaycanda 1785 yılından itibaren 20.yüzyıl baş-larına kadar Gacar hakimiyeti yaşanır. Ağa Muhammet Şahın hakimiyetim gerek Tebriz Ham Hudadad ve Hoy Hanı Caferoğlu Han, Urmiye Hanı Mahmudgulu Han gerekse Maku Hanı Settar Han kabul ettiyse de Ağa Muhammed Şahın 1785de iran içlerinde Isfahanda Şahlığım ilan eden Almurad Zendi mağlüb etmesiyle Gacar hanedanlığı bölgede mutlak hakim olmuştur. Gacar Hanedanlığı Ağa Muhammet Şahın 1797 yıfında Şuşada öldürülüşüne kadar bölgede mutfak güç olarak devam etmiş, onun ölümünden sonra gerek Fethali Han gerekse Abbas Mirze Han döneminde bölgede karışıklıklar yaşanmıştır. Ga-carların son dönemlerinde de yaşanılan sıkıntılar yalnız Güney Azerbaycanda değil genelde iranda hakim olmuş kültürel, sosyal ve ekonomik problemler bölgede yenilikçi akınların güçlenip, halk arasında rağbet bulmasım sağlamıştır. Bu akımlar genel hatlarıyla Meşrutiyet hareketleri olarak tanımlanmaktadır.

Güney Azerbaycan Türklerinin özgürlük adına yürüttükleri bütün mücadeleler genelde İran Halklarının yönlendirilmesi gibi bir karakter taşımış ve özgürlük mücadelesi bütünüyle İranı kapsar bir harekete dönüşmüştür, İran yakın tarihinde bu örnekler sıkça görülmüştür.

Güney Azerbaycanda meşrutiyet Hareketleri olarak tanımlanan Özgürlük mücadelesinde Şeyh Cemalettin Afgan! île arkadaşlarının 1892de kurduğu İttihad-ı İslami Partisi önemli rol oynamıştır. Bu partinin liderlerinden Mirza Rıza Kirmani, genel olarak İran Halklarına zulüm ve açlığı yaşatan, insan haklarım her fırsatta ezen Nasirettin Şahı 1896da öldürmüştür, İranda 1897-1903 yılları arasında faaliyet gösteren Maarif-i Encümen yenilik hareketlerinin hazırlığım yapan bir kuruluş olarak tanınmıştır. Maarif-i Encümen İran genelinde hürriyetçi, demokratik ve anayasal bir sistemin oluşturulmasını amaç edinmiş, daha sonra inkılap Komitesi ismiyle çalışan kuruluş, aydın din adamlarının kurmuş olduğu (1905) Gizli Encümen Teşkilatı ile birlikte faaliyetlerin! devam ettirmiştir. Aynı tarihlerde Rusyada hayata geçirilen 1905 İhtilalinin de İran üzerinde etkileri olmuştur. Çarlık yönetiminin ülke dışına askeri müdahalede bulunma gücünü kaybetmesi İranı geçici de olsa rahatlatmış, bu durum ülke genelinde faaliyet gösteren Meşrutiyetçilerin çalışmalarım kolaylaştırmıştır. Gacar idaresine karşı gösterilen tepkiler güçlenmiş, gösteri ve grevler yönetimi zor durumda bırakmıştır. Tebrizde başlatılan Hürriyet yürüyüşü etkisin! göstermiş 5 Ağustos 1906 tarihinde Meclisin oluşturulması ve Meşrutiyetin ilanı sağlanmıştır. Kabul edilen karar gereği 60 kişi Tahrandan olmak üzere 150 kişiden oluşacak Meclis için seçim yapılmış 7 Eylül 1907 tarihinde Milli Şura Meclisi teşekkül ederek çalışmalarına başlamıştır. Meclisin ele aldığı ilk konu Anayasa hazırlamak olmuştur. Tebrizden gelen milletvekilleri sayesinde Meclis aktif bir çalışma süreci göstermiş, ahalinin Meclise güveni sağlanmış, Meclis ülke genelinde yegane ümit kapışı olmuştur. Bu süreçte Rusya taraftarı olarak tanınan Atabek Azam, Rusya casusu Şapşalın ısrarları sonucu tekrar Sadrazam görevine atanmış, Meclise nifak sokmayı başaran Sadrazam bu hain tutumuyla Meclisi ikiye bölmüştür. Bu ihaneti affetmeyen Tebrizli Ağahan Serraf, Sadrazamı 1907 yılında Meclisten çıkarken ortadan kaldırmış, ancak Rusların desteğin! sağlayan Tahran Şahlık yönetimi 1908 yılında Meclisi top ateşine tutarak dağıtmıştır. Bu hareketi kabullenmeyen Settar Han önderliğindeki Güney Azerbaycan Türkleri Tebrizde Meşrutiyet hareketlerin! başlattılar. Settar Han ile Bağır Hanın önderliğinde yürütülen Meşrutiyet hareketleri Tebriz ve çevresinde etkili olmuş, Tahran yönetimi bu ilk teşebbüsü önce kabul etmiş ancak kısa bir süre sonra kanla bastırmıştır. Hareketin önderleri Settar Han ile Bağır Han kanlı çarpışmaların ardından bir süre çeşitli yerlerde sürgün hayatı yaşamışlar daha sonra ise çeşitli şekillerde hayatlarım kaybetmiştirler. Güney Azerbaycan Türklerinin Tebrizde başlattıkları Meşrutiyet Hareketlerinin ilki kanla bastırılmış ancak bu ideal ortadan kaldırılamamıştır. Settar Hanın ya-mnda da yer alan Şeyh Muhammet Hıyabani bir Türk mücahidi olarak başladığı mücadelesin), Meşrutiyet hareketin! devam ettirmiştir. Hıyabani 1918 de mensubu bulunduğu Demokrat Partinin ikinci kongresin! toplayarak önemli kararlar aldı. Bu kararların sonucudur ki, Güney Azerbaycanda 7 Nisan 1920 tarihinde Azadistan Devleti kuruldu. Ancak eli kanlı Tahran yönetimi bölgede kendileri için tehlike gördükleri her olayda birlikte hareket ettiği işgalci Ruslar ile işbirliği yaparak şeyh Muhammet Hıyabaninin başlattığı özgürlük hareketin! de Settar Hanın önderliğindeki Meşrutiyet Hareketinde yaşandığı gibi kanla bastırdı. Tahran yönetimine karşı özgürlük mücahitleriyle birlikte canı pahasına savaşan Şeyh Muhammet Hıyabani 11 Eylül 1920 günü idam edildi. Dış güçlerinde desteği ile 1925de Tahranda Yönetimi ele geçiren Rıza Şah, ilk icraatlarından biri olarak İranda resmi dilin farsça olduğunu karar altına almış ve İranda yaşayan halklar arasında nüfus açısından da ilk sırada yer alan Türklerin ana dillerinde konuşmaları ve eğitim öğrenim görmelerini yasaklamıştır.

Pehlevi Hanedanlığının İran genelinde uyguladığı diktatörlük, Tebrizde 1945 yılında gerekli reaksiyonu yarattı.Tahran Meclisine Tebriz üyesi olarak seçilen Mir Cafer Pişeveri, Şahlık yönetiminin bin bir entrikası sonucu seçimle elde ettiği milletvekilliğinden mahrum oluyordu. Pişeveri bu haksızlığa karşı Tebrize dönerek Azerbaycan Demokrat Partisinin ilk kurultayım topladı. Kısa sürede Güney Azerbaycan Türklerinin büyük sevgi ve ilgisin! kazanan Pişeveri, Partinin ikinci kurultayında alınan karar gereği Halk Kurultayım gerçekleştirmiştir. Halk Kurultayında Güney Azerbaycanın çeşitli bölgelerinden katılan 744 delegenin de kararıyla Azerbaycan Muhtar Hükümeti ilan edildi. 21 Azer / 12 Aralık 1945 tarihinde kurulan Azerbaycan Muhtar Hükümeti kısa sürede Güney Azerbaycan da önemli işler başardı. Bölgede konuşma dilinin yanı sıra eğitim öğrenim dilinin de Türkçe olduğu kararlaştırılmış ve Tebriz Üniversitesi kurularak Türkçenin Üniversite düzeyinde eğitim dili olması sağlanmıştır. Bölgede ekonomik kalkınmanın sağlanması buna paralel olarak kültürel ve sosyal hayatın geliştirilmesi yönünde de önemli işler başaran Azerbaycan Muhtar Hükümeti işgalci fars yönetimince Meşrutiyet önderleri Settar Han ve Şeyh Muhammet Hıyabaninin başlattığı hareketlerde olduğu gibi tehlike olarak görülmüş ve hükümetin kuruluşunun 1. yılında Tebriz ve Urmiye başta olmak üzere Güney Azerbaycana giren fars orduları Azerbaycan Muhtar Hükümetini ortadan kaldırırken vatanım savunan yirmi bini aşkın Azerbaycan Türkünü de şehit ediyordu. Mir Cafer Pişeveri ise çaresizlik içinde Sovyet işgalindeki Kuzey Azerbaycana sığınıyordu. Mir Cafer Pişeveri, Azerbaycan halkının son ümit kapısı olarak Türkiyeyi görmesini bağışlamayan Stalinin emri ile Temmuz 1947de kaza süsü verilerek öldürülmekten kurtulamadı.

Güney Azerbaycanda yaşayan Türklerin özgürlük mücadelesi Settar Hanın, Şeyh Muhammet Hıyabaninin ve Mir Cafer Pişeverinin yürüttüğü mücalenin boyutlarım günümüzde daha da aşmış akılcı, gerçekçi ve her yönüyle Türklüğü ön planda tutan bir mücadeleye dönüşmüştür. Böylesine ulvi düşüncelerle çıkılan yolda başarıya ulaşılacağına olan inancımız sonsuzdur.

 

 

KUZEY AZERBAYCAN

Çarlık yönetimi 1828 yılında resmen bölerek işgal ettiği Kuzey Azerbaycanda Hanlık sistemine 1840a kadar müdahale etmedi. Çarlık yönetimi bölgede işgali tamamen gerçekleştirmiş olmasına rağmen hakimiyeti tam olarak sağlayamamıştı. Transkafkasın çoğunluk halkım oluşturan Türkler, Azerbaycan dışında Dağıstan ve Kuzey Kafkasya da da Rus ordularına karşı uzun yıllar savaştılar, aralıklarla isyanlar yaşandı. Çarlık yönetimi işgal ettiği diğer bölgelere oranla Kuzey Azerbaycanda daha esnek o ölçüde de sinsi politikalar uygulamış, yerli ahali arasındaki huzursuzlukları çözerken bölgeye getirip yerleştirdiği gayri Türkler (Ermeniler başta olmak üzere) ile Türk ahali arasında düşmanlık yaratıyor ve kendisine yönelecek düşmanlığı önlüyordu. Kuzey Azerbaycanda yönetimde de uzun yıllar bölge insanları görevlendirildi. 1840dan itibaren yönetim sistemi ve yöneticiler değiştirilmeye başlandı. Önce Hanlık sistemine son verilerek hanlar uzaklaştırıldı. Baküde Hanlık sisteminin yerine Hazar Sahil Bölgesi adı altında yeni bir yönetim şekli oluşturuldu. il (Oblast) adı ile oluşturulan yeni sistemin yönetimi önce Tiflis de bulunan bir komutana verilmiş daha sonra Kafkasya Çar Naibi ünvanına sahip, bir genel valiye (Gurbernatır) bırakılmıştır. 1845 yılında ise tüm yetki doğrudan Çarı temsil eden genel valiye verildi. Dönemin ünlü siyasetçisi Mihail Vorontsov da Kafkasyanın ilk Genel Valisi olarak atandı. Bu süreçte Kuzey Azerbaycan üç büyük yönetim bölgesine, Gubernia adı verilen idari bölgelere bölündü.

Gencenin değiştirilen adıyla bölgede Yelizavetpol Guberniası, Baku Guberniası ve İrevan Guberniası oluşturuldu. Her üç gubernianın ilk yöneticileri Gubernatır denilen valilerdir ki, onlarda genellikle Ruslardan seçilmiştir. Çarlık yönetiminin işgal ettiği pek çok bölgede olduğu gibi Kuzey Azerbaycanda da uyguladığı bu sistem bazı değişiklikler ile 1917 yılma kadar devam etti.

İrevan hanlığı arazisinde oluşturulan İrevan Guberniası bölgeye zamanla Osmanlı Devleti, İran ve Orta Doğu ülkelerinden getirilen Ermenilerin yerleştirilmesi sonucu adeta Azerbaycandan soyutlanmıştır. Bölgede Ermenilerin çoğunluk sağlayabilmeleri için göçler devam ettirilmiş, bölgede yaşayan Türklerin, Türkiye ile Azerbaycanın diğer bölgelerine göç etmeleri teşvik edilmiş ve yöneticilerin Ermenilerden seçilmesi veya onların korunması gibi imkanlar sağlanmıştır. İraven Guberniasında Rus yöneticilerin uyguladığı siyaset zamanla bölgenin Ermenilerle meskun bir yapıya dönüşmesi sonucunu doğurmuştur. Bu siyasetlerin sonucudur ki, Aras Nehrinin kuzeyindeki Azerbaycan toprakları fiilen Doğu ve Batı Azerbaycan olarak iki bölgeye ayrılmıştır. Doğu Azerbaycanın (Baku başta olmak üzere) çeşitli bölgelerinde dağınık halde yaşayan Ermeniler çeşitli sebeplerle batı Azerbaycana (irevan ve çevresine) yerleştirilmiş ve Çarlık Rusyası dağılıp Bolşevik sistemi kuruluncaya kadar geçen sürede batı Azerbaycan topraklarında Ermenistan Devleti kurdurulmuştur. Kuzey Azerbaycanda 19. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak 20. yüzyıl başlarına kadar devam eden Çar işgal yönetimi 19.yüzyıl ortalarına kadar sosyal ve kültürel hayatta önemli bir değişiklik yaratamamıştır. Bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini işgalin başladığı ilk yıllardan itibaren sömürmeye başlayan Çarlık yönetimi aynı süreçte Azerbaycan Türklerini geleneklerinden, adet ananelerinden uzaklaştırmak amacıyla ciddi bir asimilasyon politikası uygulamış ancak bunda pek başarılı olamamıştır, 19.yüzyılın ikinci yarısından başlayarak özellikle Güney Kafkasya demiryolunun yapılması ve petrolün artık enerji maddesi olarak kullanımı ile Baku de gelişen sanayi ve ticaret Kuzey Azerbaycanın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında önemli değişiklikler yarattı. Ekonomik hayatın gelişmesi sosyal ve kültürel hayatın aynı zamanda eğitim-öğrenimin de gelişip yaygınlaşmasına imkan sağladı. 19.yüzyılın sonlarına doğru Azerbaycanda özellikle Baküde Çarlık Rusyasının işgalindeki diğer bölgelerle kıyaslanmayacak ölçüde ticaret ve sanayinin gelişimi yaşandı. Bu gelişmelere sahne olan Azerbaycanın petrolü başta olmak üzere diğer kaynaklarının büyük miktarının sömürülmesi de devam etti. Baküde sanayinin gelişmesi ekonomik hayatta rahatlık sağlarken sosyal ve kültürel alanlarda ciddi bir tehlike yaratıyordu. Baku, Rusyadan, İrandan hatta Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinden gelen işçilerin yerleşiminden dolayı kozmopolit bir yapıya bürünüyor ve bu durum da Azerbaycan Türklerinin milli kimlik ve kültürleri üzerinde olumsuz etkiler yaratıyordu. Ermenilerin, Baküde yönetimde etkin rol oynamaları ve Azerbaycanın diğer bölgelerinde (Dağlık Karabağ gibi) hak iddialarında bulunmaları (Rusların tahrikleri bu siyasette önemli rol oynamıştır) ve Rusya genelinde yaşanan ekonomik problemler Çarlık yönetimine 17 ve 18.yüzyıldaki gücünden çok şey kaybettirmiştir. Aynı süreçte Çarlığın işgalinde bulunan topraklarda milliyetçilik duyguları güçlenmiş, toplumlar kendi vatanlarında özgür yaşamı sağlamak için mücadele başlatmıştırlar. Çarlık işgalindeki topraklarda kültürel özgürlük yönünde başlayan istiklal hareketlerinin önderleri arasında Azerbaycan Türkleri ve Kazan, Kırım Türkleri ön sıralarda yer aldılar.

Söz konuşu dönemde, Azerbaycanda Mirze Fethali Ahuntzade, Kasım Bey Zakir, Ali Bey Hüseyinzade, Ahmet Ağaoğlu gibi ilim ve fikir adamları Mehmet Emin Resulzade, Ali Merdan Topçubaşı, Yusuf Bey Nesipbeyli ve Fethali Han Hoylu gibi siyaset adamları Çarlık işgalindeki diğer Türk Halklarının temsilcileri ile birlikte düzenlenen kurultaylarda Rusya esiri Türklerin bağımsızlık mücadelesini başlattılar. Çarlık Rusyasının 1905 yılında Japonya ile yapılan savaştaki mağlubiyeti ve ülke genelinde her geçen gün ağırlaşan ekonomik şartların da sağladığı fırsattan yararlanan Azerbaycan Türkleri 20.yüzyıl başlarından itibaren aktif şekilde yürüttükleri bağımsızlık mücadelesini çeşitli evrelerden sonra 1918 de başarıya ulaştırdılar.

 

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ (1918 - 1920)

Azerbaycanın bölünüp işgale uğramasının ardından geçen uzun yıllar boyunca Kuzey Azerbaycanda bağımsızlık mücadelesi aralıksız yürütülmüştür. Bu mücadele sürecinde ermeni çetelerinin saldırıları önemli engel oluşturmuştur.Ermeni çetelerinin saldırılarına karşı koymak amacıyla Ahmet Ağaoğlu tarafından kurulan Difai Teşkilatı bu yönde önemli işler başarmış aynı zamanda Azerbaycan Türklerinin şuurunu güçlendirmiştir. Rusyada yaşanan 1905 ihtilali, Türklerin bağımsız devletlerin! kurma yolundaki ortak çalışmalarına imkan sağlamıştır. Bu yıllarda Azerbaycan Türklerinden Ali Merdan Topçubaşı ile Hasan Bey Zerdabi 1906da Naşir-i Şerif Cemiyetinin kurulmasında rol oynamışlar. Kuzey Azerbaycanda bağımsızlık mücadelesinin geniş halk kitleleri arasında benimsenmesin! sağlayan teşkilat ise Müsavatdır. Çar rejiminin baskılarından kaçan Azerbaycanlı aydınların çeşitli ülkelere sığınmalarının ardından ülkede kalan aydınlardan Mehmet Ali Resuloğlu, Taki Nağıoğlu ve Abbas Bey Kazırnzade 1911 yılında Müsavat Partisini kurdular. (Bu dönemde M.Emin Resuizadede vatanım terk etmek zorunda kalan aydınlardan biri olarak istanbuldadır.) Müsavat kısa sürede Rusya esiri diğer Türk ellerinde bağımsızlık amacıyla kurulan teşkilatlar ile güçlü ilişkiler kurdu. Müsavat Türkiyede de ittihat Terakkiciler ile yakın ilişki içindeydi. Kuruluşunda islami karakter taşıyan Müsavat, Nesip Bey Yusuybeylinin önderliğindeki Türk Ademi Merkeziyet Partisinin katılımı ile tamamen Türkçü bir yapıya dönüşmüştür.Müsavat Partisinin 1917de yapılan Kurultayında Genel Başkanlığa Mehmet Emin Resuizade seçilmiştir.1905-1917 yılları Rusyada tam anlamda kaos dönemidir. Çar ülkede kontrolü sağlayamamış, isyanlar ve grevler karşısında Dumayı fesh etmiştir. Rusya esiri Türkler Çarın tahttan indirilmesinin ardından Mart 1917de Dağıstanlı Ahmet Salihovun başkanlığında Rusya Müslümanları Geçici Merkez Bürosu adıyla siyasi bir kuruluş oluş-turdular. Bu büro Rusyadaki bütün müslümanların temsil edileceği bir kongrenin hazırlığım yaptı. Söz konuşu kongrede Azerbaycan temsilsi olarak Ali Merdan Topçubaşı yer almıştır. Siyasi Bü-ronun Mayıs 1917de gerçekleştirdiği Rusya Müslümanları Kongresinde ise Azerbaycanı temsilen Mehmet Emin Resuizade katılmıştır. Resuizade, Kongrede ileri sürülen diğer bir görüş karşısında Federal Devletler Kurulmasın savunmuş, uzun tartışmalardan sonra bu görüş Kongrede kabul edilmiştir. Rusya Müslümanları Kongresi, Bolşevik ihtilalinden önce Rusyada yaşayan Müslümanların başardıkları en önemli siyasi aktivite olmuştur. Kongrede kabul edilen Federal Devletler kurul-ması görüşü, Rusyada yaşayan Türklerin kendi kaderlerini tayin etme hakkını da yaratmış oluyordu. Kongrede kabul edilen kararlar Rus emperyalistler arasında kısa sürede reaksiyon buldu. Ermeni bolşeviklerinden Şaumyan, Lenin tarafından Kafkasya Komiserliğine atandı. Şaumyan bölgede ilk iş olarak ermenilerin aracılığı ile Azerbaycan genelinde katliamlar hayata geçirdi. Bu katliamlar da kısa sürede Azerbaycan da 40 bin insan şehid edildi.Baku şehrini de işgal eden Şaumyan komutasındaki bolşevikler Bakuyu bölgedeki komünist propagandaları için merkez seçtiler. Aynı dönemde, Rusya Kurucular Meclisine seçilmiş olan Türk, Gürcü ve Ermeni temsilcilerinden oluşan Seym Meclisi, Maverayı Kafkasya Komiserliğinin en yüksek organı durumundaydı. Ancak, Seym Meclisi bölgede yaşanan katliamların müzakere edilmesin! içeren teklifleri dikkate almamış ve bir türlü toplanmamıştı. Seym, Osmanlı Devletinin bölge komutanı Vehip Paşanın çabaları sonucu toplanmışsa da ermenilerin katliamlarının müzakereler yapıldığı dönemde de devam etmesi büyük tepki ile karşılanmıştır.

Seym bir süre sonra Azerbaycan, Gürcüstan ve Ermenistan temsilcilerinin katılımı ile Trans-kafkasya Federasyonunu oluşturmuştur. Ancak Transkafkasya Federasyonu da başarılı olamamış ve 26 Mayıs 1918 tarihinde kendisini feshetmiştir. Federasyonun fesih kararının açıklandığı gün Gürcüstan ile Ermenistan istiklallerim ilan etmişlerdir. Aynı gün Kafkasya Seymine Azerbaycan temsilcileri sıfatıyla katılan heyet kendisin! Azerbaycan Milli Şurası olarak ilan etmiş , Milli Şuranın başkanlığına da Mehmet Emin Resulzade seçilmiştir. Milli Şuranın 28 Mayıs 1918de yapılan toplantısında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin kurulduğu ilan edilerek istiklal beyannamesi okunmuştur. Baku, Azerbaycan Cumhuriyetinin başkenti seçilmiş, şehrin bolşevik işgalinde olması nedeniyle Gence geçici başkent olarak tesbit edilmiştir. Azerbaycan Cumhuriyetinin bayrağı, Mavi, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan ve ortasında bir hilal ile sekiz köşeli yıldız olarak belirlenmiştir. Devlet başkanlığı görevine Milli Şura Başkanı Mehmet

Emin Resulzade, Başkanlığına ise Fethali Han Hoylu getirilmişlerdir. Azerbaycan Cumhuriyetini kuran Mehmet Emin Resulzade önderliğindeki Azerbaycan vatanseverleri ilk iş olarak ülkede işgal ve katliamları devam ettiren ermenilere karşı organize mücadele başlatmıştır. Osmanlı Devleti ile yapılan görüşmeler sonucu Nuri ve Mürsel Paşaların komutasındaki Kafkasya ordusu ermenilere karşı Kazak bölgesinden başlattığı harekatı 15 Eylül 1918de Baküde zaferle sonuçlandırmıştır. Bakunun kurtarılması ile hükümet faaliyetleri başkente nakledilmiş kısa sürede Azerbaycanda çağdaş, demokratik, laik bir devlet düzeninin kurulması yönünde çalış-malara başlanmıştır, ilk hayata geçirilen kanunlardan biri olarak Azerbaycanın resmi dilinin Türkçe olduğu ilan edilmiş, eğitim-öğrenim kurumlarında Türkçe ve latin alfabesiyle tedrise başlanmış, ülkede çağdaş devlet düzeninin kurulmasın) sağlamak amacıyla yurt dışına öğrenciler gönderilmiş, vatanı dış ve iç tehlikelere karşı korumak amacıyla ordu kurulma çalışmaları başlatılmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri ülkede sosyal, kültürel, ekonomik hayatın geliştirilmesi, halkın refah düzeyinin yükseltilmesi yönünde çok amaçlı çalışmalarının yanı sıra Azerbaycanın dış siyaseti aynı zamanda dünya devletleri tarafından tanınması yönünde de aktif faaliyet gösterdiler. Yorucu çabalar ve uzun müzakereler sonunda Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Ali Merdan Topçubaşı başkanlığındaki heyetin Pariste yapılan görüşmelerdeki çalışmaları olumlu sonuçlanmış 12 Ocak 1920de Azerbaycan Cumhuriyeti Dünya Devletlerince tanınmıştır.

28 Mayıs 1918de Türk ve islam aleminin ilk Cumhuriyetini kuran Mehmet Emin Resulzade ve ülküdaşları kısa sürede çok önemli işler başardılar. Azerbaycanın çağdaş devlet yapışma kavuşması. Azerbaycan Türklerinin vatanlarında özgür ve mutlu yaşamaları için yoğun çaba gösterdiler. Ancak, Azerbaycan hakkındaki emellerinden hiçbir zaman vazgeçmeyen Ruslar bu kez Sovyetler Birliği adı altında örgütlenip, ülkede Nerman Nermanovun önderliğindeki yerli işbirlikçilerinin eliyle Azerbaycanı tekrar işgal ettiler. 27 Nisan 1920 tarihinde Arasın kuzeyindeki topraklarda 23 ay önce kurulmuş Azerbaycan Cumhuriyeti işgal edilirken Azerbaycan Türkleri tekrar esarete düşüyordular. Bolşeviklerin elinden canlarım kurtarabilenler ülke dışına muhacerete çıkıyor, ülkede kalanlar ise Bolşeviklerin katliam veya sürgünlerini yaşıyordular.

Azerbaycan Cumhuriyetini kuran vatanseverler muhacerette de ideallerini yaşattılar. Vatanlarının bir gün mutlaka bağımsızlığını kazanacağı ümitlerini hiç kaybetmediler. Bu idealist insanların çalışmalarının da etkili olduğu uzun bir zaman diliminin sonunda 1991 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını tekrar kazandı.

 

GÜNEY AZERBAYCANIN DEMOGRAFİK YAPISI

 

Güney Azerbaycanın Batı Bölgesinin Demografik Yapısı

Güney Azerbaycan Batı Bölgesinin Demografik Yapısı

 

Güney Azerbaycanın batı bölgesi jeopolitik konumu ve demografik yapısı nedeniyle özellikle son yüzyılda ağır facialarla karşı karşıya kalmıştır. Büyük güçler, çıkarları doğrultusunda yürüttükleri yıkıcı faaliyetlerde bölgedeki azınlıkları kullanmışlar ve bölgeyi ağır insani ve ekonomik zarara uğratmışlar. İngiltere, Fransa ve Rusyanın kütüphanelerinde Kürt tarihi, kültürü ve aşiret yapısı hakkında yazılmış olan on binlerce kitap, makale ve Kürt enstitüleri bu siyasetin bir göstergesidir. Azerbaycanın batı bölgesinde Azerbaycan Türklerinin yanısıra bölgenin kuzeyinde Ermeniler ve Asuriler; güneyinde ise Kürtler yaşamaktadır. Bu etnik gruplar özellikle Kürtler, baştanımazlık ve isyanları ile kalıcı sorunlarla karşı karşıya bıraktıkları bölgenin büyük ölçüde demografik yapısının değişmesine sebep olmuşlar. Kürtler 400 yıllık tarihi bir surede kontrol altında olmayan sınırlardan Güney Azerbaycan arazisine girmişler. Aşiret yapısına sahip olan Kürtler süre gelen konar göçer hayat tarzı , iç ve dış savaşlar, kıtlık ve başka sebeplerden dolayı Azerbaycanın batı bölgesine göçmüş ve bu göç 1990lara kader devam etmiştir. Eskiden Türkiye-Azerbaycan sınırlarının sadece dağlık bölgelerinde göç halinde yaşayan Kürtler, günümüzde Makı, Hoy, Salmas, Urmu, Sulduz, Koşaçay (Miyandoab), Sayınkale ve Tikantepe çizgisinin batısındaki ovalara yayılmış ayrıcabelli bir oranda da bu şehirlere yerleşmişlerdir, I. dünya savaşından itibaren Azerbaycan toprakları üzerinde arazi iddiasında bulunmaktadırlar ve bu doğrultuda organize bir şekilde çalışmalar yürütürler. Şeyh Obeydullah Şemzini, Simko ve Ömer Han Şakak gibi yağmacı Aşiret ağalarını Kürt bağımsız harekatının banisi ve Kurt halkının kahramanları olarak tanıtıyorlar. Uydurma Mahabad Cumhuriyetini ilk bağımsız Kürt devleti olarak tanımlıyorlar. Yazdıkları ve yazdırdıkları kitaplarda Azerbaycanın batısını büyük Kürdistanın bir parçası, Mukri Kürdistanı, Kuzey Kürdistan olarak adlandırıyorlar.

Bu çalışmanın amacı tarihi senetlere dayanarak Kürtlerin Azerbaycan arazisine göç ettiklerini, yaşadıkları bölgeleri, nüfusları ve Azerbaycanda yayılma nedenlerini incelemektir.

Güney Azerbaycan ve Batı Bölgesinin Genel Durumu

Tarihi kaynaklara göre Güney Azerbaycan arazisi en az 170 bin km kare alanla günümüzde Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil, Zencan, Hemedan ve Kazvin eyaletleri, Bicar, gurve, Astara bölgelerini kapsamaktaydı. Bölge nüfusunun 15-16 milyon olduğu tahmin ediliyor. Azerbaycan Türkleri bölge nüfusunun %90 ını oluştururlar.

1937 yılında merkezi devletin siyasi hedefi doğrultusunda etnik bölgeler yeni idari birimlere bölünerek 10 yeni ustan (eyalet) oluşturuldu ve Güney Azerbaycan arazisi 4 ustan haline getirildi: 1. Zencan, kazvin ve astara ustanı 2. Tebriz -Erdebil ustanı 3. Urmu, Hoy, Savukbulak, Marağa, Bicar ustanı 4. Hamadan ustanı. Bu taksimat zaman içerisinde defalarca Azerbaycanın aleyhine değiştirildi. Zencandan ilk önce Astara bölgesi alınıp Gilan ustanına verildi. Devrimden sonra da Kazvin bölgesi yeni bir ustan haline getirildi ve 3. Ustan (Doğu Azerbaycan)dan koparılan Erdebil bölgesi Erdebil ustanı olarak karşımıza çıktı. 4. Ustan(Batı Azerbaycan)nın Bicar, Gerus ve Gorve bölgeleri Kürdistan eyaletine verildi.

Batı Azerbaycan çeşitli taksimattan sonra bugün 45 bin Km kare alanı kapsıyor. Kuzeyden, Kuzey Azerbaycan, Batıdan, Türkiye, Güney batıdan Irak ile dış sınırları bulunuyor. Ayrıca Doğudan, Doğu Azerbaycan, Güney doğudan Zengan ve Güneyden Kürdistan eyaletler ile iç sınırları bulunmaktadır. Nüfusu tahminen3.020893 civarındadır. Bu nüfusun yaklaşık 1.574.730u şehirlerde, 1.331.735i köylerde ayrıca 114617si de göç halinde yaşamaktadır. Batı Azerbaycan 14 vilayet, 30 Şehir, 36 İlçe , 109 Köy Merkezi ve 3737 Köyden oluşur. Merkezi, Güney Azerbaycanın ikinci büyük şehri Urmudur.

Azerbaycanda Kürtlerin Tarihi kökeni

Tarihi kaynaklar Kürtlerin nereden geldiği, nerelere yerleştiği ve nüfusu hakkında bilgi vermiştir. Haddona göre Kürtler İrana dışarıdan gelmişler ve Türklerden çok sonra bu bölgelerde yerleşmişler. Ayrıca Arnold Wilson Kürt aşiretlerinin Osmanlı topraklarından Azerbaycana geldiğini yazıyor.Garsten Niebuhr goçebe Kürt aşiretlerinin sayısının çok olduğunu yalnız anavatanleri değil , Suriye ve Aceme dağıldıklarını yazıyor. Makı, Çaldıran, Hoy, Salmas ve Urmu Kürtlerine Şakak denilir ve Anadoluda yaşayan Kürtleri boyularındandırlar. Sulduz, Hana, Savukbulak, Bukan, sayınkalada yaşayan Kürtler ise Mezopotamya kökenlidirler. Bu aşiretler Mokri, Şakakan, Herki, Mamış, Zaza, Milan, Dehbokri, Celali ve diğer aşiretlerden ibarettir. 16. Yüzyılın sonuna doğru Yazılan, Kürt aşiretlerinin tarih ve coğrafyasını anlatan ve Kürt tarihinin araştırmasında ana kaynak konumunda olan Şerefname(geniş Kürdistan tarihi) kitabında, bugün Savukbulak bölgesinde geniş bir araziyi iyelenen Mukrilerin Osmanlı arazisinde Zül şehri(şehre Zur günümüzde Irak topraklarında) çevresinde bulunan Mukriye aşiretine dayandığı yazıyor. Rivayetlere göre Baban paşalarının ailesine mensup Seyfettin adında bir kişi Baban aşireti ve başka Kürt aşiretlerini toplayıp Azerbaycanda Deryaz bölgesini Çabuklu Türklerinden alarak oraya yerleşti. Seyrül_ekrad kitabının

yazarına göre de Mukri aşireti 16.yuzyılın sonlarında Osmanlı toprakları ve kuzey Mesopotamiya Eben Ömer adası(bugünkü Suriye)ndan Azerbaycan arazisine göç etmişler. Yazara göre ilk kere Baban ailesinden Babamir adlı bir kişi Savukbulakı Azerbaycan Türklerinden almış ve sülalesi zaman içerisinde bu bölgeye hüküm sürmüşler. Kacar dönemine kader Mukri aşireti Avşar Birliğinin üyesiydi ve 1882 yılında birliğin Beyler beyi Muhammet Guluhan Savukbulak Bölgesinin idaresini Donbili Türklerinden alıp Budak Han Mukriye vermiştir. Mahabad Tarihçesinin yazarına göre Osmanlı Kürtlerinden oluşan Belbas birliği 18.yüzyılda Osmanlıdan (bugünkü Irak Topraklarından) Bapir ağa önderliğinde Azerbaycanın İletimur bölgesine göç eder.Belbas birliği Mamış, Mengur ve Piran aşiretlerinden oluşur .Günümüzde Mamış aşireti Savukbulak-Neğede arasında (Sulduz bölgesinde) yerleşmektedir. Osmanlı (Irak) Arazisinden göçen Mengurlar Serdeşti ve Piran aşireti Hana şehri ve köylerini ele geçirmişler. Dehbokri aşireti de 18. Yüzyılın sonunda Bayram Ağa önderliğinde Diyarbakırdan Azerbaycanın Savukbulak bölgesine göçmüş ve bu göç için çeşitli sebepler, örneğin kuraklık ve kıtlığı göstermişler.Bu aşiret günümüzde Bukan şehri ve çevresinde yaşamaktadır. Gevrek aşireti kendilerini Vesman Ağa ve Hazar Ağanın torunları sayıyor ve Mengurlardan birkaç yıl önce Azerbaycana göçmüşler. FeyzullahBeygi aşireti ise kendilerini Teymuriler döneminde Irakta yaşamış olan Fakih Ahmet Dareşmanenin torunları sayıyorlar. Azerbaycana gelişlerinin sebebi ve tarihi belli değildir . Şakakan aşireti Osmanlı arazisinin doğusunda yaşıyordu. Bu aşiretin çeşitli tayfaları Sefevi devletinin kuruluşu döneminden itibaren yavaş yavaş Azerbaycana göçmüşlerdir. Bu aşiretler 20.yüzyıla kadar yılın yarısını Osmanlı topraklarında geçiriyor, bir nevi ikili vatandaşlığa sahiptiler. Celali aşireti(20 bin kişi) ise Şah Abbas döneminde Osmanlı Sadazamı Kuyucu Murat Paşa ‘nın önünden kaçarak Safevilere siğınmişlar .Şah Abbas bu Celalilerden Sekiz binini Beradust bölgesinde digerlerini Makı cıvarında yerleştirmiştir. Görüldügü gibi Kürt yazar ve tarihçilerine göre Kürt aşiretleri Azerbaycan topraklarına diger yerlerden gelmiş ve burada heh bir tarihi koke sahip değilerdir.

Batı Azerbaycanın demografik yapısı

İranda Bulunan etniklerin nüfusu hakkında resmi bir istatistiksel veri bulunmamaktadır. Bu yüzden Etniklerin Nüfusu konusunda söylenen sayılar tahmine dayalıdır. Yazıda İran İstatistik Merkezinin Son verilerine dayanarak günümüzde Batı Azerbaycan bölgelerinde yaşayan Kürt nüfusu hakkında bilgi verilecektir.

Batı Azerbaycanın Kuzeyinde Türkiye ve Kuzey Azerbaycanla ortak sınırları bulunan Makı vilâyetinin çevresinde Milan, Celali ve Heyderanlu Kürt aşiretleri dağınık şekilde yaşamaktadırlar. İran İstatistik Merkezinin son verilerine göre Celali (Halikanlu) aşireti 15796 (2238 Aile), Milan aşireti 11502 (1686 Aile) ve Heyderanlu 1396 kişi(183 Aile)den oluşur. Yani bu bölgede tahminen 28694 Kürt halen konar göçer hayat sürdürmektedirler. Celali aşiretinin nüfusu UNESCOnun 1963 yılında verdiği rakama göre 1135 aileden ibarettir. Yukarıdaki rakamlara dayanarak %3 artışla bugün bu aşiretin nüfusu 15 bin civarında olmalıdır. Bu aşiret günümüzde Azerbaycanın batısında göç eden en büyük aşirettir ve bölgede göç halinde yaşayanların %48.2sini oluşturur. Milan aşiretinin nüfusu 1963te 2030 aile olarak kaydedilmiştir. Bu rakamı yukarıdaki verilere dayanarak %3 artışla hesaplarsak günümüzde bu aşiretin nüfusu 27 bin kişi civarında olacaktır. Hayderanlu aşiretinin nüfusu 1963 yılında 1800 kişi(300Aile) olarak açıklanmış, %3 artışla bu aşiretin nüfusu 4 bin civarında olmalıdır yani günümüzde bu aşiretlere mensup 46 bin kişi yaşamaktadır. İran İstatistik Merkezinin son verilerine göre Makı ve Çaldıran vilayetinin nüfusu 174199 kişi tahmin ediliyor. Makı şehrinin nüfusu 36747 kişidir. Şehrin Kürt nüfusu %10 (3674) olarak tahmin ediliyor. Yani bu bölgede yaklaşık 50 bin Kürt yaşamaktadır. Bu da Bölge nüfusunun %28i civarındadır.

Kürt aşiretlerinin yaşadığı diğer bir bölge Hoy vilâyetidir. Bu bölgede Küresünnü ve Memkanlu aşiretleri Türkiye sınırlarında yaşıyorlar. Son verilere göre Küresünnü aşiretinin göç eden nüfusu 1835 kişi (239 aile)dir.1962 verilerinde bu aşiretin nüfusu 400 aile, yaklaşık 2500 kişidir. Memkanlu aşireti de Türkiye ile Güney Azerbaycan sınırlarında yaşıyorlar. Son verilerde aşiretin göç eden nüfusu 901 kişi (115aile) olarak belirlenmiştir.1962 verilerinde aşiretin nüfusu yaklaşık1500 kişi (250 aile) olarak tahmin ediliyor. Günümüzde Sefaiye, Zerabad, Zeri ve Kotur bölgesinde yaklaşık 35 bin Kürt yaşamaktadır. Hoy vilayetinin nüfusu 425859 kişidir. Hoy şehrinin nüfusu ise 163838 civarındadır .Burada da nüfusun %8inin (13400 ) Kürtlerden oluştuğu tahmin ediliyor. Yani bölgede yaklaşık 40-45 bin Kürt yaşamaktadır. Buda toplam Hoy bölge nüfusunun %10unu oluşturuyor. Bölgede ayrıca yaklaşık 8 bin Ermeni yaşamaktadır.

Hoy-Urmu arasında bulunan Salmas bölgesinde de Kürt aşiretleri yaşamaktadır. Çehrık, Küresünnü, Delzey, Kuhsar; Ketban köylerinde Yaklaşık 35 bin nüfusa sahiptirler. Salmas vilayetinin nüfusu 119667 kişi civarındadır. Salmas şehrinin nüfusu ise 71968 kişidir. Burada da diğer bölgelerde olduğu gibi şehrin %10unu (7190) Kürtlerin oluşturduğu tahmin ediliyor. Yani bölgede yaklaşık 42 bin Kürt yaşamaktadır .Buda toplam Salmas bölge nüfusunun %30unu oluşturuyor. Ayrıca bu bölgede yaklaşık 20 bin Ermeni ve Asuri yaşamaktadır

Azerbaycanın Batı bölgelerinin merkezi konumunda olan Urmu şehri Azerbaycanın en eski ve tarihi şehirlerindendir. Ahmet bin Yakup, Alboldan kitabında şöyle yazıyor: Urmiya Azerbaycanın büyük ve eski şehirlerindendir. İslamdan sonra Urmiya Marağadan sora Azerbaycanın ikinci büyük şehri konumundaydı.

Urmunun Kuzey Batısında Salmasla Urmu arasında Türkiye ile Azerbaycan sınırlarında Sumay ve Beradust bölgesinde Şakakan aşireti yaşıyor. Son verilerde Şekakan aşiretinin göçer nüfusu 923 kişi(112aile)dir. Günümüzde Türkiye ile Azerbaycan sınırlarında Urmunun Sumayibradust bölgesinde 41332 kişi, Azerbaycanla Irak sınırlarında Silvane bölgesinde (Tergiver, Mergver, Deşt) ise 58883 Kürt nüfusu olduğu tahmin ediliyor. Urmu vilayetinin nüfusu 969129 kişidir. Urmu şehrinin nüfusu ise 467840 kişidir. Burada nüfusun %20sini (86 bin) Kürtlerin oluşturduğu tahmin ediliyor. Böylelikle Urmu bölgesinde 168215 Kürt yaşamaktadır. Bu da Urmu bölge nüfusunun %16sını oluşturmaktadır. Bölgede ayrıca yaklaşık 65 bin Ermeni ve Asuri yaşamaktadır.

Görüldüğü gibi Batı Azerbaycanın Kuzey bölgesinde (Makı, Hoy, Salmas, Urmu) yaklaşık 1.688854 kişi yaşamaktadır. Bu bölgedeki Kürt nüfusu ise 305215 kişidir. Buda bölge nüfusunun %18unu oluşturur. Bölgede ayrıca 80 bin civarında Ermeni ve Asuri yaşamaktadır ki buda nüfusun %5ni oluşturur. Bu rakamlara dayanarak bölge nüfusunun %77sını Azerbaycan Türklerinin oluşturduğu saptanır.

Sulduz bölgesi Urmu Gölünun güneyinde bulunmaktadır. Bu bölgede Karapapak Türklerinin yanı sıra Zaza, Piran ve Mamış Kürt aşiretleri de yaşamaktadır. Türkler Negede şehri ve civarında, Kürtler ise Uşnu ve Hana (Piranşehr) şehirleri ve civarında yaşıyorlar. Bölgenin toplam nüfusu 348603 kişidir. Karapapak Türklerinin nüfusu yaklaşık 140 bin kişidir. Buda bölge nüfusunun %40nı oluşturur. Yani bölge nüfusunun yaklaşık %60nı Kürtler oluşturur.

Kürtlerin yaşadığı diğer bir bölge Savukbulak bölgesidir. Bu bölgede Mukri, Mamış, Dehbokri, Mengur ve Gevrek aşiretleri yaşıyor. Bölge tamamıyla Kürtlerin eline geçmiştir. Savukbulak (Mahabad) bölgesinde 225074, Bukanda 235153 ve Serdeştte ise 85969 kişi yaşamaktadır. Bölgede toplam 546196 Kürt nüfusu yaşamaktadır.

Batı Azerbaycanın Güney bölgelerinde Koşaçay, Sayınkala, ve Tikantepe şehirleri bulunuyor. Koşaçay bölgesinde 23920 kişi yaşıyor. Koşaçay Kürtlerin en az sıza bildikleri şehirdir. Köylerinde ise yaklaşık 40 bin Kürt yaşamaktadır. Sayınkalenin Nüfusu 87868 kişi olarak tahmin ediliyor. Şehirde 3000 civarında, Mahmudcık,(Şii Kürtleri) Sefehana, Aktepe gibi köylerde yaklaşık 30 bin Kürt nüfusu bulunmaktadır. Tikantepe bölgesinde toplam nüfus110487 kişi tahmin ediliyor. Şehirde 42332 kişi yaşıyor ki bunun yaklaşık 10500 (%25)ü Kürttür. Köylerinde ise yaklaşık 25 bin Kürt yaşıyor. Bu bölgenin Toplan nüfusu 437240 kişidir ve bölgede yaklaşık 108 bin Kürt nüfusu bulunuyor. Buda bölge nüfusunun yaklaşık %25ini oluşturmaktadır.

Sonuç olarak Batı Azerbaycanda 3.020893 kişilik nüfusun yaklaşık 1.853000(%61) Azerbaycan Türkü, 1.168014unu (%37) Kürtler; 80.000ini (%2) ise Ermeni ve Asuriler oluşturuyor. Bu ise Kürtlerin Güney Azerbaycan nüfusunun yaklaşık(%7 )sini oluşturmaktadır.

Batı Azerbaycanda Kürtlerin yayılma sebepleri

  1. yüz yılın sonları, 20. Yüz yılın başlarında Azerbaycanda büyük bir değişim yaşandı. Türk aşiret yapısı ortadan kalktı ve Donbili, Avşar, Makuyi ve diğer aşiretler konar göçer hayat tarzını bırakıp Azerbaycan köylerine yerleşti, buna karşın Celali, Milan, Dehbokri ve Belbas birliği gibi Kürt aşiretleri, aşiret yapısını koruyarak harbi ve siyasi denge onların lehine değişti. O güne kader Kürt isyanlarını Tebriz ve Tahrana ihtiyaç olmadan Türk aşiretleri başarıyla bastırırdı. Türk aşiretlerinin yerleşim hayata geçmesinin ağır sonuçları Şeyh Obeydullah Şemzini ve Simko isyanlarında açıkça görüldü. Osmanlı tâbiiyetinde olan ve Azerbaycan Kürt aşiretleri içinde de nüfuz sahibi Şeyh Obeydullah Şemzini 1881 yılında Güney Azerbaycan‘a saldırdı.

Kürtlerin Yağma ve katliama olan içgüdüsel eğilimleri onları Şeyhin etrafında birleştirdi ve Azerbaycanda toplukıyım yaşandı. Kürtler Yağma amacı ile Köylere girdi ve önlerine çıkan herkesi oldurdu. Şeyhin oğlu Abdulkadir ve Osmanlıdan kaçarak Savukbulakta yerleşen Mergver aşiretinin ağası Hamza Ağa Koşaçaya saldırarak Cami ve Köyleri ateşe verdi. Melikkendi de Koşaçayla aynı kaderi paylaştı. Bu olaylarda onlarca köy tahrip edildi ve on binlerce kişi yaşamını yitirdi. Birinci dünya savaşı artı Ermeni, Asuri ve Kürt isyanlarının zararları Azerbaycan için daha ağır ve korkunç sonuçlar doğurdu. Örneğin Urmu ovalarındaki 300 köyden tamamına yakını tahrip edildi. Urmunun nüfusu 25 bin den 5000e düştü. Kürt aşiretleri Katliam ve yağma peşindeydi. Bu aşiretler Şakakan aşiretinden olan ve Hoyla salmas şehirleri arasındaki köyleri ele geçiren Simko tarafından yönetilirdi. 20 yıl(1905-1926) boyunca Azerbaycanın batı bölgelerinde terör estiren Simko ve Kürt aşiretleri bölgenin nüfus dengesini ve yerleşim alanlarının değişmesine sebep oldu .Bu olaylarda en az 150 bin Azerbaycanlı yaşamını yitirdi. yüzlerce köy tahrip edildi ya da daha emniyetli bir yaşam için boşaltıldı. Bu araziler Kürtler tarafından İşgal edildi. 1930larda Rızahanın Tahtakapı (aşiretleri zorla yerleştirme) siyaseti ile artık boşalmış Türk köyleri Kürtlere kaldı. Rizahan ve Fars teorisiyenleri Türkiye ile Güney Azerbaycan arasında bir tampon bölgesinin oluşturulmasının İranın güvenliği açısından önemli olacağı düşüncesindeydi. 2.dünya savaşı bölgeyi yeniden Karıştırdı.1941 yılında Rizahan hakimiyetten düştü ve bölge Ruslar tarafından işgal edildi. Sürgüne gönderilen aşiret ağaları geri döndü ve geleneksel hayat yeniden başladı. Rus ordusu Urmuya girmeden önce İran ordusunun bırakıp kaçtığı silahlarla Kürtler şehirde katliama başladı. Urmu pazarını yağmalayıp ateşe verdiler.1942de Kürt, Ermeni ve Asuriler Özgürlük adında bir örgüt oluşturup Azerbaycan köylerini yağlamaya başladılar. Yüzlerce kişi öldürüldü ve 2000 aile köyleri boşaltıp kaçmak zorunda kaldı.Urmu ve kuzey bölgelerde bu olaylar yaşanırken Güney bölgelerde, Savukbulakta ise olaylar daha farklı boyutta gelişmekteydi. Bu yılın eylül ayında Komale Jiyan Kürdistan(Kürt yaşam Partisi) partisi kuruldu ve arkasından 10 bin Km kara alanı kapsayan özerk bir bölge oluşturuldu ve böylelikle savukbulak(Mahabad) Kürtçü harekatın merkezi konumuna geldi.

Ak devrim olarak nitelendirilen toprak ıslahatı da birçok köyün Azerbaycan feodallerinin malikiyetinden çıkıp Kürt köylülerine verilmesine sebep oldu. Yani 1970 devrimine kader geçen sürede Kürtler dağlardan enip köylere yerleşme aşamasını bitirmiş oldular. Bu arada özellikle 1950lerden sonra Nüfus hızla arttı ve 20 yıl içerisinde ikiye katlandı. Devrimden sonra Kürt ve Sol örgütlerin silahlı mücadelesi bölgeyi yeniden karışıklığa sürükledi ve nüfusun yer değişmesine sebep oldu. Örneğin Savukbulakın Viranşehir, Yazdağı, Halfiyan, Hantavus, Molladeresi, Beykankala ve diğer bölgelerinde yaşayan Şahsevenlerin köyleri ateşe verildi ve butun varlıkları talan edildi. Şahsevenler bu felâketten sonra bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Hana şehri sakinleri de aynı kadere mahkum oldular. Bu dönemde Kürt nüfusu yoğun olduğu bölgelerde var olan butun Türk köyleri baskılar sonucu göç etmek zorunda kaldı. Devrimden sonra önemli diğer bir olay da Kürtlerin Azerbaycanlıların yaşadığı şehirlere göç etmesidir. Devrimden önce şehirlerde kayda değer sayıda olmayan Kürtlerin nüfusu günümüzde Türklerin yaşadığı şehirlerde %5 ile %25 oranında artmıştır. Batı Azerbaycanda nüfus dengesini etkileyen diğer bir faktör da Kuzey Irakta yaşanan olaylardır.

Bu olaylar 1942den bu yana Batı Azerbaycanı, nüfus değişiminin yanısıra siyasi ve ekonomik olarak da etkilemektedir. 1945te Irak ordusuna yenilip sınırı geçen Barzan aşiretinden 10 bin Kürt Azerbaycana geldi. Üç bin kişilik silahlı güce sahip olan aşiret, Kadi Muhammetin Kurduğu özerk bölgenin savunucusuna çevrildi.

Barzaninin beklenmedik gelişi olmasaydı büyük olasılıkla Kürt partisi amaçlarına ulaşamazdı . 1965 yılından itibaren İranın kuzey Irak Kürtlerini desteklemesiyle savaş süresince Irak Kürtlerinin Güney Azerbaycana sığınması hız kazandı. Mart 1975te İran ve Irak sınır problemlerini çözme konusunda anlaştı ve Kuzey Irakta merkezi hakimiyetle savaşan ve İran desteğini kaybeden Kürtler yenilgiye uğradı, bunun üzerine Saddam ordusunun saldırısına uğrayan 100 bin Kürt bölgeden kaçarak önceden Azerbaycana sığınmış diğer 100 bin kişiye eklendi. 1987 yılına kader 50 bin kişi, ağustos 1988de ise 100 bin kişi yeniden sınırdan geçti ve Azerbaycanın köy ve şehirlerine ayrıca Hoy, Urmu ve Uşnu civarında oluşturulan barınaklara yerleşti. Bunlardan en az 50 bin kişinin geri dönmediği tahmin ediliyor. Bölgedeki karmaşa ve sınırlardaki otorite boşluğu Kaçak ve kayıt dışı geliri artırdı, bu da sınır bölgelerinde yaşayan Kürtlerin alım gücünü artırarak özellikle şehirlerde arsa almalarına olanak sağlamıştır.

Sonuç

Güney Azerbaycanın batı bölgeleri jeopolitik özelliği nedeniyle daima çekişme merkezi haline gelmiştir. Kuşkusuz Azerbaycanın batı bölgelerinde potansiyel tehdit, sınırlar arasında yerleşmiş olan Kürtlerdir . Bu yüzden bölgede nüfus faktörü oldukça önem kazanmaktadır. Kürtlerin yayılma politikaları bölgede nüfus dengesini onların lehine değiştirmektedir. Gelecekte bir otorite boşluğu yarandığı durumda Urmu Gölünün güneyindeki toprakların (savukbulak ve çevresi) tamamen Kürtleşmesi ve Kürtlerin bölücülük çaba ve eğilimleri sonucu Azerbaycanın bu bölgesinin büyük çatışmalara sahne olacağı kaçınılmaz gözükmektedir.

T.A.G.