ASALA TERÖR ÖRGÜTÜ NEDİR?

ASALA TERÖR  ÖRGÜTÜ

1973-1985 döneminde kendisinden en çok söz ettiren Ermeni terör örgütü ASALA'dır. Kuruluşu, örgüt yapısı ve çalışmaları hakkında kesin bilgiler henüz yayınlanmamıştır. Çeşitli Ermeni kaynakları ve yayınlar ASALA hakkında, bazı şahıslarla ilgili bilgiler vermekte, çoğu kez bu örgütün veya terör grubunun yayınlarından elde edilen sonuçları açıklamaktadırlar. Bunlar ise bu terör grubunun yaymak istediği veya açıklanmasında sakınca görmediği bilgilerdir.

ASALA'nın kuruluşunu, Lübnan olaylarına bağlayan, Lübnan'daki Filistin Kurtuluşu örgütlerinin faaliyetleri içerisinde gören, onlardan esinlenerek ortaya çıktığını savunan görüşler olduğu gibi birkaç Ermeni'nin bir araya gelerek kurdukları yeni bir terör örgütü kurduklarını ve bu örgütün kısa zamanda dönemin en çarpıcı, en etkin terör olaylarını meydana getirdiğini yazan yayınlar da vardır. Bütün bunlar, ASALA'nın kuruluşunu tam olarak açıklamaktan uzaktırlar. ASALA'nın bir örgüt olarak ortaya çıkması şartları bilinmeden ve doldurmuş olduğu boşluk yeterince açıklığa kavuşturulmadan mevcut tereddütler daha uzun zaman devam edecektir.

Her şeyden önce Ermeni terörünün yeni döneminde ilk hareketlerin Taşnak Ermeni terör örgütünün politikaları ve hedefleri gereği olduğu bilinmelidir. Taşnakların tarihi süreç içerisinde ve açıklanan dönemde tamamen batı yanlısı, Türk hedeflerini esas alan, terörü kısıtlı uygulayan bir politika izlediği ve Batı devletlerinden destek ve yardım gördüğü, hatta bunlarla işbirliğinde bulunduğu da çeşitli kanıtlarla açıklığa kavuşmuştur. Esasta bundan başka bir tutum ve davranışta bulunmalarına da yapıları, tarihi gelişimleri uygun değildir.

 

Bu ortamda boş bulunan bir alan vardır. Marksist - İhtilâlci-Yeni nesilleri yakından ilgilendiren ve özellikle Fransa'daki tabiriyle "Yeni Ermeni direniş örgütleri" gibi cazibeli gelecek, Sovyetler ve Doğu ülkeleriyle ilgili adan boş sanılmaktadır. Gerçekte, bu alan Hınçaklar tarafından çok eski tarihlerden beri doldurulmuş bulunmaktadır. Ve 1960 tan itibaren Hınçak'larda çeşitli görüşlerle yeni terör dönemini hazırlamakta-dırlar. Ancak, ortadan Hınçaklar görülmemekte ve ASALA şeklinde, her şeyi ile yeni sayılmayı isteyen bir terör örgütü çıkmaktadır.

Yeni Ermeni terörünün hazırlayıcı etkenleri dikkate alındığında ve özellikle Hınçakların terör örgütü olarak, amaçları, politikaları, hedefleri incelendiğinde ASALA'nın Hınçakların bir terör grubu olduğu kanısına varılabilir. Ancak, Lübnan şartları, yeni gelişmeler, bu grubu dünya kamuoyu önüne yeni bir Ermeni terör örgütü gibi çıkarmış, bu örgüt üstlendiği terör olaylarıyla tanınmıştır. Gerçekte ise değişen önemli bir durum yoktur. Tarihi süreci içerisinde iki Ermeni terör örgütü gene sahnededir. Birisi, daha belirgindir, kurduğu terör grupları ve timleriyle hareketlidir. Diğeri ise görünmemekte bütün manevi, psikolojik desteğin yanında, her türlü insan gücünü, deneyimini de tahsis ettiği bir Ermeni terör grubu örtüsü altında kalmakta, bu grup daha alt gruplar ve timlerle terörü gerçekleştirmektedir.

KURULUŞU VE ÖRGÜT YAPISI

ASALA, 1975 yılında kurulmuştur. 6 - 7 üyeden oluşan kurucuları içerisinde, terör örgütünün en hareketli iki üyesinden biri olan Agop Agopyan, örgütün bilinen lideridir. İkincisi ise cinayet eylemlerini bizzat gerçekleştiren, terör olaylarının faili bulunan ve Agop Agopyan'ın yokluğunda örgütün ayakta kalmasını sağlayan Agop Tarakçıyan'dır, 1981'de ölmüştür. Agopyan ise çeşitli yaralanma, tedavi gibi sürelerin dışında örgütün lideri olarak kalmıştır. Filistin Kurtuluş Örgütlerinin elemanı olarak tanınmış ve "Mücahit" ismini taşımıştır.

Örgütün yapısı, geleneksel Ermeni terör örgütleri modeline uygundur. Lûbnan Merkez Komitesi, örgütün üst yönetimini üstlenmiştir. Özellikle, 1980 yılında bu komite, Lübnan'da önemli bir şekil almış ve "Büro" niteliğine bürünmüştür. Merkez Komitesine bağlı olarak; Siyasi Komite, Mali Komite, Propaganda ve Yayın Komitesi, İstihbarat Komitesi ve Askeri Komite gibi alt kuruluş ve organları vardır. Askeri komite, eylem timlerinin de bağlı olduğu bir organ niteliğindedir.

AMAÇ VE HEDEFLERİ

ASALA, 1981 yılı sonunda açıkladığı "siyasi programıyla" amaçlarını ve hedeflerini dünya kamuoyuna yayınlamıştır. Buna göre ASALA'nın amacı: "Demokratik, sosyalist ve devrimci bir hükümetin önderliğinde birleşmiş bir Ermenistan'ın kurulmasıdır." Burada tanımlanan hükümetin neresi olduğu da açıkça anlaşılmaktadır. Sovyetler Birliği ve sosyalist devletlerden her türlü yardım istenmekte ve "Sovyet Ermenistan'ı halkın uzun savaşı için bir üs olarak" kabul edilmektedir.

Siyasi programda düşmanlar, iki grupta toplanmaktadır. Bunlardan birincisine "yerel gericiler" denilmektedir ki, bunlar, ASALA karşısında yer alan veya yanında bulunmayan Ermenilerdir. Taşnak da bu grupta yer almaktadır. İkincisi düşman grup ise, "Uluslararası emperyalizmin desteklediği Türk emperyalizmi" olarak gösterilmektedir.

ASALA, "Ermeni topraklarının"(!) kurtarılması için temel yolun, devrimci şiddet eylemlerinden geçtiğinin kabul ve ilan etmektedir. Programına göre; ASALA, üstün sınıfların hegemonyasını reddedenleri destekleyecek ve uluslararası devrimci hareket içinde koalisyonlar kurulup güçlenmesine çalışılacaktır. Bunun için şiddet ve terör vazgeçilmez yöntemdir.

ASALA'da amaçların gerçekleştirilmesi için terör eylemlerinin özellikle Türklere veya Türk dostlarına uygulanması, resmi veya özel şahısların seçilmesi önemli değildir; "terör bir olaydır ve önemli olan olayın boyutu"dur. Hedefler ikinci planda kalabilir. Bu nedenle katliamlar, büyük yankı uyandıracak öldürmeler, bombalamalar ön plana geçmekte; öldürülenlerin çocuk, kadın, Türk veya başka bir milletten olmaları önemli sayılmamaktadır. Ancak, her defasında öncelik Türklere ve Türkiye'ye uygulanacak terör eylemlerine verilmiştir. Ankara - Paris Havaalanlarının, İstanbul, Kapalıçarşı'da girişilen saldırı ve katliamların Orly saldırısının sebepleri, tamamen "olayın" çapı doğuracağı etki ve yankıdır.

STRATEJİLERİ, TUTUM VE DAVRANIŞLARI

ASALA'nın temel stratejisi, dünyadaki ilerici Ermeni hareketlerini bir noktada (Lübnan'da) toplamak ve bir merkezden yönlendirmektir. Kısaca, ilerici Ermeniler ASALA çatısı altında birleşecek ve "ASALA Halk Hareketi"ni başlatacaktır. Bu suretle, Ermenilerin ilerici güçleri, birbirleriyle resmi işbirliğine girebilecekler ve güçlerini birleştireceklerdir.

ASALA stratejisinin bu bölümünü 1981 yazında, dünyadaki tüm ilerici Ermenileri Lübnan'da toplantıya çağırmakla uygulamaya çalışmıştır. "İlerici" deyimi "Sosyalist - Marksist" anlamında kullanılmaktadır.

Stratejinin ikinci bir aşaması da, bu güç birliğinin sosyalist hükümetlerinde yardımıyla terörü yayarak, savaş dönemini başlatmasıdır. Ermeni terörü, Ortadoğu'daki kurtuluş mücadelelerinin bir parçasıdır ve Türkiye'nin bütünlüğüne yönelmiş her hareketle bütünleşebilir. Bu stratejinin sonucu olarak ASALA-PKK işbirliği meydana gelmiştir.

POLİTİK GELİŞMELER

1975 yılında kurulduğu kabul edilen ASALA'nın politik gelişmeleri iki safhada değerlendirilmelidir. ASALA, 1979 yılında Paris Ermeni Konferansı sırasında sağladığı yeni güçlerle kuvvetlenmiştir. Bu süreç 1981'de zirveye çıkmış, ancak örgüt 1983 yılında ikiye bölünmüştür.

ASALA'nın ilk eylemi, kurucularından Agop Tarakçıyan'ın 16.2.1976 tarihinde Beyrut Türk Büyükelçiliği Başkâtibi Oktay Cerit'i öldürmesidir. ASALA, 1979 yılına kadar, Filistinlilerin kendi aralarındaki çatışmalara karışmış ve lider Agopyan yaralanmıştır. 1979 yılında Paris'te toplanan Ermeni Konferansı sırasında, Fransa'daki Ermeni teröristlerle irtibat kurulmuş; böylece örgüte yeni elemanlar katılmıştır. Bunların içerisinde en ünlüleri Alex Yenikomşiyan ve Monte Melkiyan'dır.

1981 yılında birçok terör olayı gerçekleştiren ASALA, bir taraftan İsviçre'yi, diğer taraftan Fransa'yı tehdit etmeye, başlamıştır. Fransa'daki "Yeni Ermeni Direniş Örgütü", Kanada'daki "Azad Hay" ve İngiltere'deki "Gaitzer" grupları ASALA'ya katıldıklarını ilan etmişlerdir. Terörün büyük bir etkinlik ve yaygınlıkla devam ettiği bu yıllar içinde merkez kadrosunda ihtilâflâr başlamıştır. ASALA'nın masum insanlara da yönelmiş olan terör eylemleri, örgütün dünya kamuoyundaki konumunu derinden sarsmıştır.

İsrail'in Lübnan'ı işgaliyle ASALA yöneticileri, Filistinlilerle birlikte Lübnan'ı terk etmek zorunda kalmışlardır. Örgüt, Temmuz 1983 tarihinde ikiye bölünmüştür. Bunlardan Agop Agopyan Grubu, Yunanistan ve Ortadoğu'ya yerleşmiş; kadın-çocuk ayırımı yapmadan terör eylemlerine devam etmiştir. Bu dönemdeki en çarpıcı eylemi, Orly katliamıdır.

Örgütün Batı Avrupa'daki grubu ise, "ASALA devrimci hareketi" ismini almıştır. Daha ılımlı bir yol izleyen bu grup, terör eylemlerinde yalnızca Türk hedeflerine yönelmiştir. Bu hareketin önde gelen liderlerinden biri Monte Melkoyan, diğeri ise Ara Toranyan'dır. Toranyan, Merkezi Paris'te bulunan "Ermeni Ulusal Hareketi" adlı grubun liderliğini yapmıştır. Bu grup, Orly saldırısını "tamamen faşist bir saldırı" olarak nitelemiştir.

Melkonyan ise Ermeni mücadelesinin siyasi zeminini oluşturmayı amaçladığını açıklamıştır. Buna göre harekâtın iki yönü vardır: 1) Ermenileri harekete geçirmek, 2) Türkiye'ye karşı harekete geçmiş diğer güçlerle işbirliğinde bulunmak. İran doğumlu Melkoyan, ikinci aşamada "ittifaklar" kurma stratejisini ileri sürmüştür.

Bu arada Agopyan da faaliyetlerini devam ettirmiştir.

ASALA,1991'de güç kaybettiğini anlayarak, PKK'ya katılmıştır.

KÖKTÜRKLERİN YORUMU

            TÜRKLERİ KALLEŞCE KATLETMEK ERMENİLERİN YANINA KAR KALMAYACAK!!!!!!!!!!!

HEPSİNİN HESABINI VERECEKLER........

TALAT PAŞA KALLEŞÇE 1.NCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA EMPERYALİST İŞGALCİ ORDULARLA İŞBİRLİĞİ YAPIP BU TOPRAKLARDAKİ İNSANLARI KATLETMEYE BAŞLAYAN BAZI ERMENİ SOYSUZLARINA KARŞI TÜRKLERİN,KÜRTLERİN VE MÜSLÜMANLARIN CAN GÜVENLİĞİ İÇİN; ERMENİLERE, YURT İÇİNDE DÜŞMAN ORDULARI İLE İŞBİRLİKÇİLİKLERİ ÖNLEMEK AMACIYLA Kİ; BU HER TARİHTE HER DEVLET TARAFINDAN YAPILMIŞTIR, YURT İÇİNDE COĞRAFYA DEĞİŞİKLİĞİ YAPTIRAN VE BUNLARIN GÖÇ EDERKEN KORUNMASI İÇİN ASKERİ MÜFREZELER KURAN BİR TÜRKÇÜDÜR.

AMA SOGOMON TEHLİRYAN ADLI SOYSUZ BİR ERMENİ TARAFINDAN HEM DE KALLEŞÇE ARKADAN VURULARAK BERLİNDE ŞEHİT EDİLDİ.BİZİM İÇİN HER TÜRK GİBİ TANRI ONUN DA RUHUNU ŞAD ETSİN!!!!

KATİLİ SERBEST BIRAKAN VE KATİLE YARDIM EDENLERİN YAKASINDAN TÜRKÇÜLERİN ELLERİ HİÇBİR ZAMAN ÇEKİLMEYECEKTİR............

KÖKTÜRKLER DERNEĞİ BAŞKANLIĞININ ÖNEMLİ DUYURUSU:PLANLANMASI GEREKEN YÜRÜYÜŞ DOĞAL OLARAK ALMANYA DEVLETİ TARAFINDAN İPTAL EDİLMİŞTİR.KATİLLERE,EROİN KAÇAKÇILARA VE DÜNYANIN TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNE HER TÜRLÜ YÜRÜYÜŞ VE BARINMA HAKKI VEREN ALMANYADAN BÖYLE BİR HAREKET ZATEN BEKLENİYORDU.BND İSİMLİ GİZLİ SERVİSİNİN TÜRKLERE KARŞI PİSLİKLERİ VE OYUNLARI GAYET İYİ BİLİNMEKTEDİR.TÜRK DÜŞMANI ALMAN DEVLET SİSTEMİNİ KINIYOR VE GÜN OLA HARMAN OLA...........

ALMANYA VE ONUN PİSLİK KURUMLARI DİYOR !TÜRKLER BİRGÜN SİZE BUNLARI HATIRLATACAK VE RÜZGARIN KUVVETİNİ BİLE ÖLÇEMEYECEK DURUMA DÜŞECEKSİNİZ!!!!!!!!

NAZİLER YANİ İNSALIK KATİLLERİ UZAYDAN BAŞKA BİR GEZEGENDEN GELMEMİŞLERDİR.BUNLAR HAS VE ÖZ ALMANLARDIR.ALMAN MİLLETİNİN İÇİNDEN ÇIKMIŞLAR VE ALMANLARIN ASILLARI OLUP ALMAN OLDUKLARI DAİMA BÖĞÜRMÜŞLERDİR.

 NAZİ=ŞEYTAN=ALMAN SİSTEMİ=KATİL=EGOİST=KAYPAK

BİR ALMAN SUBAYI

BAYRAĞINI AL, BERLİNE GEL!

Sayın Rauf DENKTAŞın başkanlığında, çeşitli siyasi partiler ile kitle örgütleri ve sendikaların temsilcileri, milletvekilleri, öğretim üyeleri, emekli subaylar, emekli kamu yöneticileri ve diğer seçkin şahsiyetlerden ekte listesini sunduğumuz Büyük Proje 2006-Talat Paşa Harekatı Danışma Kurulunun çağrısına katılarak, batılı devletlerin Türkiyeye karşı uyguladıkları yalan ve iftira kampanyasına karşı yürütülen mücadeleye Antalyadan katkı ve destek sunmak üzere;

Adı bültenle duyurulan Antalya sivil toplum kuruluşları Ve çok sayıda yurttaşımızın katılımıyla yapılan 2 Şubat 2006 tarihli toplantımızda bir Yürütme Kurulu oluşturulmuştur.

Yürütme Kurulumuz, Danışma Kurulu tarafından Batılı merkezlerde başlatılan Ermeni Soykırımı yalanı kampanyasını püskürtmek amacıyla, büyük bir aydınlatma seferberliği ve eylem planını Antalyada da uygulamayı kararlaştırmıştır. Ermeni Belgeleriyle Ermeni Soykırımı Yalanı-Büyük Proje 2006 adıyla düzenlediğimiz bu kampanyayla, milletimizi ve Avrupa ile ABDde yaşayan beş milyon Türkü ayağa kaldırıyoruz. Rus ve Ermeni devlet arşivlerinden elde edilen tarihi önemdeki belgeler, Ermeni Soykırımı yalanını çürütmekte ve Türk tezlerini kanıtlamaktadır. Büyük Proje 2006 ile, bu çok önemli belgeler Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Ermenice ve Arapça dillerinde yayınlanacaktır. Amacımız, kitlesel bir eylemlilikle dünya kamuoyunu aydınlatarak, Ermeni Soykırımı yönündeki parlamento kararlarını kaldırtmaktır.

(Aşağıdaki resimde görülün kişi Almanya adaleti tarafından serbest bırakılan ermeni katil şerefsiz ve haysiyetsiz bir kişilik olarak berlinde tanınan Soghomon Tehliriana aittir.Kendi öz kardeşini Erzurumda Türklere hainlik yapmadığı için taşnaklarla beraber öldüren bu kardeş katili pislik tohumu insanlara düşman ve sevilmeyen asalak bir kişilkti.Bu katil serbest kalınhca 1960 da ABD ye göçmüştür.Kaliforniyada Fresno daki Masis mezarlığına gömülen ve namussuzlarca anıt-mezarı yapılan bu pislik tohumunu destekleyen ABD deki kişi ve kurumlar gayet iyi bilinmekte ve vebalini ödemek için günlerini saymaktadırlar.Ayrıca bu hain ve kardeşinin katili de olan şerefsiz ermeni katilin torunlarının tamamı soyadların değiştirmiş olsalar bile ABD de yaşamaktadırlar ve nerede ne yaptıkları iyi bilnmektedir.Dedelerinin izinden giden bu torunlar,dedelerinin sevabının olduğu kadar günahının da mirasçısıdırlar ve bir gün elbet bu mirasla tanışacaklardır!!!!Türk Genci bu yüzü ve soyadı hiç unutmaman ve ibret alman için şerefsiz ve hain ermeni katilinin resmi buraya konulmuştur.....)

Bundan böyle Türkiyeyi Batı merkezlerinde yaşayan beş milyon Türk ile o merkezlerden savunacağız. Beş milyon Türkü ayağa kaldırarak, bu devletlere kendi merkezlerinden bayrak göstereceğiz. Türkiyeyi savunma hatlarını, o devletlerin merkezlerinde kuruyoruz. Özetle; Türkiyemizi Berlin, Paris, Londra ve Brükselden savunuyoruz.

Büyük Proje 2006nın ilk büyük eylemi, KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf DENKTAŞın önderliğinde Berlin, Talat Paşa Harekatı adıyla Almanyada gerçekleştirilecektir. Bu eylem, büyük devlet adamı Talat Paşanın 15 Mart günü şehit edildiği yere çiçekler bırakarak başlatılacaktır. Asıl büyük eylem, kitlelerin katılımıyla 18 Mart 2006 Cumartesi günü gerçekleştireceğimiz Ermeni Katliamı Yalanına Son Yürüyüş ve Mitingi olacaktır. 19 Mart 2006 Pazar günü ise yine Berlinde, Talat Paşa Kurultayında toplanacağız.

18 Mart, Büyük Çanakkale Deniz Zaferimizin yıldönümüdür ve aynı zamanda Şehitler Günüdür. Berlin, Talat Paşa Harekatının bu anlamlı tarihe denk gelmesi, milletimizin ve öncülerinin kararlılıkla seferber olmasında güç ve esin kaynağı olacaktır.

18 Mart 2006 günü Berlinde büyük tarihimizden aldığımız kuvvetle yürüyeceğiz. Almanyanın ve Avrupanın çeşitli kentlerinden onbinlerce yurttaşımız albayrakları dalgalandırarak Berline akacaktır. Yurtdışında çalışan ve öğrenim gören yurttaşlarımızla omuz omuza olacağız.

Milletimizin bağımsızlık tarihine yeni bir zafer sayfası ekleyecek olan Berlin, Talat Paşa Harekatına katılarak güç vermenizi diliyoruz. Saygılarımızla. 08.02.2006.

 SONUNDA OLACAĞINA BAK!!!!!!!!!!!

KÖKTÜRKLER AYNEN BÖYLE UYARIYOR VE BEKLEYİN DE GÖRÜN DİYOR...........

KÖKTÜRKLER GÖNÜLLÜ ARAŞTIRMA VE DÜŞÜNCE AKADEMİSİNİN  ÖNEMLİ NOTU:

SEVGİLİ VATANDAŞLARIMIZ!

BİZLER TALAT PAŞAYA ARKASINDAN KURŞUN SIKAN KALLEŞ ERMENİ DÖLÜ TELLERYANIN AİELSİNİN VE TORUNLARININ DÜNYANIN NERESİNDE OLURLARSA OLSUNLAR BULUNMALARI VE DÜNYA KAMUOYU VE YARGISI İLE TÜRK MİLLETİNİN VİCDANI ÖNÜNDE YARGILANIP HESAP VERMELERİNİ ÖNERİYORUZ.TELLERYANIN TORUN VE AKRABALARINDAN KİMSE DEDESİNİN YAPTIĞINDAN SORUMLU OLMAYACAĞINI İDDİA EDEMEZ.NASIL Kİ BİZ TÜRKLERE ATALARIMIZIN YAPMADIKLARININ HESABI SORULUYORSA,ONLARA ATALARININ YAPTIKLARI HAYDİ HAYDİ SORULUR.TALAT ,CEMAL VE DİĞER TÜRKÇÜ-İTTİHATCI PAŞALARIMIZ İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİMİZİN DİPLOMATLARIMIZI KAHPECE KATLEDENLER VE ONLARIN AKRABA VE SOYDAŞLARINDAN HİÇ KİMSE TEREDDÜT ETMESİN Kİ HESAP SORULACAK VE FATURASI KABARIK BİR ŞEKİLDE ÖNLERİNE KONACAKTIR. KÖKTÜRKLER OLARAK EN AZINDAN BİZ SORACAĞIZ.BU BÖYLE BİLİNE...................!

*****************************************************************************

 

KATİL KOÇERYAN VE SARKİSYAN  SOYKIRIM SUÇLUSUDUR.ONLARI TÜRKLER YARGILAYACAKTIR!

 KATİL KOÇERYAN  VE SARKİSYAN KARABAĞDA –HOCALI  TÜRKLERİNİ ÖLDÜRMÜŞ ÇETENİN REİSİ OLARAK  SOYKIRIM SUÇLUSUDUR.                      

 NAYLON DEVLET ERMENİSTAN ASALA TERÖRİSTLERİNİN HAMİSİ VE KARABAĞ-HOCALIDAKİ CİNAYETLERİ NEDENİYLE SOYKIRIM SUÇLUSU  OLARAK ULUSLARARASI KURUMLARDAN ATILMALI ,CEZALANDIRILMALI VE  KARABAĞDA  İŞGAL ETTİĞİ TOPRAKLARDAN ÇIKARAK 1 MİLYON KARABAĞ TÜRKÜNE  TAZMİNAT  ÖDEMELİDİR.

 1990 lı yılların başlamasıyla dünya masonik-evanjelist oligarşisinin kararıyla artık köhnemiş olan SSCB nin parçalanması kararı hızla yürürlüğe konulmaktaydı. Bu karar

Trans-Kafkasya da gelişen birkaç olayın dışında tamamen gerçekleşti. SSCB DEN ORTAYA BAĞIMSIZ DEVLETLER ÇIKTI. O arada Rus yöneticiler dünyayı yöneten oligarşiden kendileri için çok önemli olduğunu söyledikleri 4 istekte bulundular. Bu istekler SSCB nin dağılmasına karar veren dünya oligarşisi tarafından hemen  kabul edildi. İsteklerin ilki, zengin petrol yataklarının bulunduğu Tataristan ın Rusya içinde kalmasıydı. 2. istek ise dünyanın en önemli jeotermal rezervine ve sayısız madenlere sahip Ural dağlarının içinde bulunduğu Başkırdistan Türk Cumhuriyetinin Rusya nın içinde bırakılmasıydı. 3. istek ise Trans-Hazar petrol hattının geçtiği Çeçenistan ve Karadeniz e indiği hatların yakınındaki Abhazya nın petrol güvenliği açısından Gürcistan ın hakimiyetinden çıkartılıp, Rusya nın egemenliğine bırakılmasıydı. 4.önemli istek ise, Kafkasya daki tek Rus müttefiki olan naylon Ortodoks-Ermeni devleti olan Ermenistan ın yaşatılması ve bunun için gereken her şeyin yapılmasıydı.

Yukarıda belirtildiği gibi bütün bu istekler SSCB nin son istekleri kabul edilmiş ve yürürlüğe konmuştur. 

 Bu süreçte tarihten gelen bağlarıyla bir Türk yurdu olan Karabağ Hanlığı nın, SSCB deki özerk ahalisi olan Azeri Türkleri kardeşlerimiz de bağımsızlık talep etmişler ve bu talep Ermeni çetelerinin reisi Koçeryan ve yardımcısı Davidiyan tarafından silahla karşılık görmüştür. Ermenistan da bulunan 366.Rus zırhlı birliğinin desteğini alan  Koçeryan ve Davidiyanın önderliğindeki ermeni çapulcuları ve ANCA tarafından ABD den özellikle Los Angelesten gelen hain ermenilerin hırsız,arsız,gay,eroinman,sapık ermeni gençleri ve onların negro ve hispanik arkadaşları ile CRDA tarafından Paris ve marsilyadan gönderilmiş sokaklarda icrai sanat yapan  ermeni fahişe kadınlarının ermeni çocukları hep beraber Rus tanklarının harabeye çevirdiği yukarı Karabağ şehirlerine girerek yaralı, yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan onbinlerce Azeri türkünü sistemli bir şekilde soykırıma uğratmış ve en son gidecek hiçbir yeri olmayıp Hocalı köyünde toplanmış olan 620 kişilik kadın ve çocuklardan oluşan Türklerin derilerini yüzmüşler, çocukların gözlerini ve organlarını çıkartarak Avrupa ya satılması için Rus komutanlara vermişler ve 21. yüzyılın ilk soykırımını, eski Sovyet askerlerinin gözetimindeki  bu Şerefsiz Ermeniler yapmışlardır.Bu soykırımı daha sonra övünerek yazan bir ermeni şerefsizi ruhumuzun canlanması isimli eserinde ;Biz it soyundan gelen Türklerin çocuk ve kadınlarının kestiğimiz uzuvlarını yine itlere yedirdik.Ne olmuş?Biz aslında onlara iyilik yaptık demektedir. Bu vahşet öğle bir canavarlığa dönüşmüştür ki, Koçeryan ve Davidiyan öldürdükleri çocuk ve kadınların parçalanmış vücutları önünde gülerek resim çektirmişlerdir.

 Şimdi bu katil Koçeryan, naylon Ermenistan devletinin Cumhurbaşkanı olup, Davidiyan ve diğer katil Ermeniler aynı şekilde ermeni milleti tarafından kahraman ilan edilip Erivan daki parlamentolarına ve devlet kadrolarına yerleştirilmişlerdir.

 Bu şerefsiz pisliklerin tüm isimleri Türk dünyasınca ve yeryüzündeki tüm Türklerce  iyi bilinmektedir.

 Bu ermeni katilleri cezasız kalacaklarına inanıyorlarsa çok yanılıyorlar.Çünki Güneş balçıkla sıvanamayacaktır.

 Tüm dünyadaki Ermeniler(Türk dostları ve vatansever olanları hariç) ve Ermenistan Türklere yapılan ve 160.000 Azeri Türkünün öldürüldüğü soykırımda ve 1,5 milyon Azeri Türkünün mülteci durumuna düşmesinden sorumludur. Dünyadaki bütün Ermeniler istisnasız olarak bu soykırımın sorumluluğu ile maddi ve manevi cezası altındadırlar.Bunun karşılığını göreceklerdir. Çünkü bizim şiarımız -Yanlışa Susan, Yanlışa Ortaktır- felsefesidir.

 Naylon Ermenistanın katil Cumhurbaşkanı Koçeryan tüm dünyada yönettiği bu sistemli soykırımın hesabını vermeli aynı Miloseviç gibi İnsan Hakları Mahkemesinde yargılanmalıdır. Ayrıca Koçeryan halen beslediği, Türk diplomatlarımızın katilleri olan Asala, Taşnak katillerini Türk makamlarına teslim etmelidir.Ermeni diaspora katillerinin örgütleri olan Amerikadaki ANCA ,Fransadaki CRDA ve bunların Almanya,Hollanda,Belçikadaki ve diğer ülkelerdeki yan kuruluşları derhal hesap vermelidirler.

 90 yıldır namussuzluğun ve şerefsizliğin timsali olan Taşnak, Hınçak, Asala ve Karabağ-Hocalı katil Ermenileri kahraman değil, birer NAMERTtirler.Bunlar sistematik olarak 1903 -1920 yılları arasında Anadolu ve Transkafkasyada 1.200.000(Bir milyon ikiyüzbin) Türk,Kürt,Çerkes,Abaza,Çeçen,Osmanlı yahudisi,Osmanlı rum,vatansever ermeni ve diğer Müslümanları soykırıma uğratarak öldürmüşlerdir.Şimdi ise utanmayarak şerefsizce bu soykırımdan sıyrılmaya çalışmaktadırlar. Bunlar Koçeryan ve arkadaşları dahil olmak üzere gayet iyi bilinmekte, yeryüzünde nerede olurlarsa olsunlar Yaradan Tanrı nın şamarı Türkler tarafından bunlara ve bunların ailelerine vurulacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Ayrıca ARJANTİN GİBİ, MERT- VATANSEVER ERKEK OLMAKLA, KIÇINI KIVIRIP TANGO VE SALSA YAPMAK ARASINDAKİ FARKI BİLMEDEN,FALKLAND ADASI KRİZİNDE İNGİLİZLERİN ÖNÜNDEN KAÇIP  ONLARIN POSTALLARINI ÖPEN MİLLET VE DEVLETLER,KENDİLERİNE BAKMADAN  SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI KENDİ PARLEMENTOLARINDA TÜRKİYE ALEYHİNE GEÇİRTMİŞLERDİR.UYARIYORUZ!BU ÜLKELER FIRILDAKLIĞI BIRAKIP ,DERHAL AKILLARINI BAŞLARINA ALMALIDIRLAR…………. 

 Aşağıda, dünyadaki Türk Milletine birkaç şerefsiz ermeni katilinin (Bunlar Ermeni Diasporası ve Naylon Ermenistan devleti  tarafından kahraman ilan edilmişlerdir.Hepimiz ermeniyiz diye kıçlarını yırtanlara duyurulur ) ismi verilmektedir.

Rober KOÇERYAN :(Hocalıda 1992 de soykırıma uğratılarak öldürülen Türkleri katleden       Ermeni katil çetelerinin reisi-Türkler tarafından kendisinin ve tüm ailesinin nerede olduğu iyi biliniyor)

Davidian:(Hocalı katliamında Koçeryanın yardımcısı.Korkak bir it oğlu ittir.Çocukların gözlerini oymakla ünlenmiştir.Kendisinin ve Rusya ile Gürcistandaki kahetideki tüm ailesinin yerleri ve ne iş yaptıkları  biliniyor)

Haykaz Ananyan ermeni katil

Karo Qarkedjyan And The Crusaders ermeni katil

Karen Asatryan ermeni katil

Karen Khachatryan ermeni katil

Kadlen Mkrtchyan ermeni katil

Lena Sahakyan ermeni katil

Liparit Mkrtchyan ermeni katil

Levon Eranosyan ermeni katil

MonteAvo Melkonyan ermeni katil

Manch-Manuk Sahakyan ermeni katil

Murad Muradyan ermeni katil

Mushegh Karibyan ermeni katil

Naira Sahakyan ermeni katil

Norary Danielyan ermeni katil

Norair Karapetyan ermeni katil

Nazik Amiryan ermeni katil

Oleg Yenikolopyan ermeni katil

Rayniz Badzanyan ermeni katil

Ruben Gevorkyan ermeni katil

Shahen Meghryan ermeni katil

Sargis Raaelyan ermeni katil

Stepan Arsenyan ermeni katil

Suren Tadevosyan ermeni katil

Tatul Krpeyan ermeni katil

Vachagan Bairamyan ermeni katil

Vazgen Sarkisyan The Sporapet ermeni katil

Vazgen Zakaryan ermeni katil

Viktor Saratelyan ermeni katil

Vasken Goulumyan ermeni katil

Yura Havhannisyan  ile bir sürü daha insanlık katilleri arşivinde isimleri bulanan ermeni katil sürüsü ile onların pislik tohumları torunları...........

ÖNEMLİ NOT:BU ARADA ERMENİLERİN YAPTIKLARI BU SOYKIRIMA SESİNİ ÇIKARMAYAN TV VE YAZILI MEDYANIN KÖŞELERİNİ TUTMUŞ İŞBİRLİKCİ DÖNME-DEVŞİRME SÖZDE AYDINLARA İKAZIMIZ;SAKIN OLA Kİ -HEPİMİZ TÜRKÜZ-DİYE PANKART AÇIP YÜRÜMEYE KALKMASINLAR....TÜRKLÜK ADI ANCAK ŞEREFLİ YURTSEVER -MİLLİYETÇİ İNSANLARA MAL OLMUŞ YÜCE BİR OLGUDUR.........

 

KÖKTÜRKLER AKADEMİSİ

*************************************************************************

 

        HANİ NEREDE YÜREKLİ BİR DİASPORA ERMENİSİ!

 

(2005 de ABD hayatını kaybeden büyük Türk dostu Edward Taşcıyan hariç)

Ben bir Türkoğlu Serhat Kunar olarak,Ataları kafkasyadan Bayburta göçeden bir aileye mensub olmam nedeniyle, Dedelerimden ve ailemden Ermenilerin Türklere ve Müslümanlara yaptıkları kalleşlikleri ve mezalimleri dinleyerek büyüdüm. Ama Tarih Araştırmacısı mesleğim ve başta 12 dilde tüm dünyada satılan Türkiye Kitabım ile 8 ayrı araştırma kitabının yazarı olarak da tüm Orta Asya, Türkiye ,Transkafkasya ile Gürcistan ve Ermenistanda tarih ve sosyolojik araştırmalar yapmış kişi sıfatıyla gerçekten objektif olmam gerektiğinin de bilincindeyim.

Yani duygularım ve ailemin yaşadıkları elem ve keder dolu duygular, somut gerçeklerin önüne geçmemeli ve ben böylece onların kısır döngüsüne saplanmaktan kendimi korumalıyım diye düşünüyorum.Yoksa gerçekler duyguların ipoteğinde kalır ve hedefe ulaşmak benim için zorlaşır.Doğaldır ki bunu yaparken aynı zamanda şu soruyu da sormaktan kendimi alıkoyamıyorum;Diasporada yani Dünyanın herhangi bir köşesinde niçin Anadolu da değil de orada olduğunu sorgulayan bir objektif yürekli Ermeni var mıdır acaba?

Bu ermeni acaba kendince tarihi belgeler ve somut verilere dayanarak kendi dedelerini sorgulayabilir mi?

Örneğin ...Benim dedem Doğuda Minorsky nin anlattığı somut verilere göre Rus askeri üniformasıyla,Güneydoğuda ise Fransız üniformasıyla emperyalıst işgalcilerle işbirliği yaparak bin yıllık komşularını öldürdü?Üstelik ermeniler o osmanlı devletinde baştacı edilmişken! Yani Bakanlar,diplomatlar ,Yöneticiler ve zenginler ermeni iken!Bu hainliği neden yaptılar?Namuslu ve şerefli milletler emperyalistlere karşı hep birlikte komşularıyla karşı koyarlar ama benim dedelerim tam tersini yaptı.Neden dedelerimiz hainlik yaparak işgalcilerle birlikte oldular?Bugün bizim taşıdığımız kara lekeyi yüzümüze sürdüler?O dönemde Bayburtta görevli olan Tatyana Karamelinin anılarında anlattığı gibi,Köyleri ve kasabaları basıp emperyalistlerin askerlerinin desteğiyle Türk,Kürt ve Kafkasyalı müslümanların kadın ve çocuklarını öldürdüler?Onların altın dişlerini bile gasp ettiler?Onlarca ABD li ve Avrupalı gazetecinin anılarında yazdıkları gibi Adana,Erzurum,Kars,Ağrı,Van,Tunceli,Malatya,Elazığ,Diyarbakır,Antep ve Maraş Çevresinde yüzbinlerce Türk ,Kürt,çeçen,çerkes ve müslümanları topluca katlettiler? Vanda ve Iğdırda ruslarla işbirliği içinde birlikte yüzbinlere varan Türk ve Kürt öldürdüler?Arşak,Antranik ve Muradyan gibi hain elebaşlarının teşvikiyle Türk ve kürtleri topluca öldürürerek kuyulara attılar?SONRA İSE EMPERYALİSTLER TÜRKLERLE YAPTIKLARI GÖĞÜS GÖĞÜSE SAVAŞLARDA YENİLİP ONLARIN ÖNÜNDE KAÇARLARKEN, BENİM DEDELERİM DE ÖDLEK TAVŞANLAR GİBİ KORKARAK, ONLARIN YANİ İŞGALCİ EMPERYALİSTLERİN SAVAŞ GEMİLERİNE BİNEREK FRANSA,İTALYA,ABD VE İNGİLTEREYE NASIL UTANMADAN SEFİL VE HAYASIZCA KAÇTILAR ?

Diye sorabilecek bir yürekli objektif Diaspora Ermenisi varmıdır acaba????????

Üstelik yavuz hırsız misaliHem öldüreceksin hem de bağıracaksın beni kestilerdiye......Neden böyleyiz biz Ermeniler diye sorabilecek bir ermeni var mı?

Pes doğrusu.Hadi diyelim ki ,Yürekli ermeni Dedelerinin hain,kahpelik ve kalleşliğini açıklayamıyor.Peki o zaman bu Timsah gözyaşları ile dünyayı kandıran ANCA ve diğer diasporanın katil örgütlerine neden karşı çıkamıyor?Demokrat olan Ermeniler ,Fransadaki ermeni diasporası CRDA nın Bşk.nı olan Jean Claude Kebabdjian ın tahriklerine niçin karşılık veremiyorlar?Yani bu cinayet örgütleri rahatcave tepki almaksızın faaliyet gösteriyorlar.Çok İlginç değil mi? Aynı 1.Dünya savaşı yıllarındaki cinayet örgütleri Taşnak ve Hınçaklar gibi.Ermeniler sanırım ders almayı hiç bilmiyorlar.Bir gün yine bu örgütlerin başlarına dert açacağını düşünmüyorlar gibi........bakın o zaman gelince kimlerle emperyalist işbirliğine girecek,hangi emperyalistlerin topraklarına kaçacaklarlar bunlar şimdilik meçhul!!!!!!!!!!!!!Aklı başındaki ermenilerin dikkatine!!!!!!

Ayrıca dedelerinin Doğu kilisesine hainlik ederek emperyalistlerin protestan ve katolik mezhebine girmelerini nasıl açıklıyor?Dedelerinin aynı zamanda gregoryan ermenileri niçin katlettiğini acaba nasıl açıklıyor?Bu konuda ne düşünüyor?

Bence diaspora ermenisi kendi içinde çelişkiler yaşıyor.Azap duyuyor kendi atalarının hainliklerinden!Yüzü kızarıyor!Namussuzluğun böylesinin kendi atalarında olduğundan utanıyor!Ama açıklayamıyor.Bastırmaya çalıyor.İŞTE BU BASTIRMA İŞİNİ DE TÜRK DÜŞMANLIĞI İLE GERÇEKLEŞTİRİYOR.YANİ KENDİNE UNUTTURUYOR VE UNUTTURMAK İSTİYOR .KENDİ KENDİNİ KANDIRIYOR.BU İŞLEM İÇİN TÜRKİYE VE TÜRK DÜŞMANLIĞI TEZİNİ BİR İLAÇ GİBİ DİASPORA ERMENİSİNE SUNUYOR.ONLARIN BÜYÜK BİR KISMI DA SEVEREK BU TABLETİ YUTUYORLAR.

Evet !Var mı bir yürekli diaspora ermenisi?

Kendi dedesinin hainliğini ve emperyalistlerle işbirliğininin nedenini açıklayabilecek?

Bu arada vatansever ermeniler varmıydı sorusu akla gelebilir?Evet vardılar.Az da olsalar vardılar.Bunlar emperyalistlere karşı bizlerle beraber omuz omuza savaşmışlardır.Bazıları ise bizzat ermeni cani çeteleri olan taşnak ve hınçaklar tarafından katledilmişlerdir.Sağ kalan bu vatansever ermenilerin torunları halen bizimle birlikte ülkemizin gelişmesi için bizlerle beraber onurlarıyla emek sarfetmekte ve yaşamaktadırlar.Dış ülkelerdeki hainlerin torunlarına bu ayrıntı özellikle duyurulur:::::::::::!!!!!!!!

Bunu beklerken ...........

Bu arada tam yeri gelmişken 1999 yılının Ağustos ayında Ermenistan dönüşü yaşadığımız ibret veren bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.;........Ermenistandaki sosyolojik ve tarih araştırmaları ziyaretimizin sonunda otobüsle Tiflise geldik.Virajlı ve kötü yollar nedeniyle bir arkadaşımla kendi aracımızla değil otobüsle seyahati uygun bulmuştuk.Aracımızı Sıvasta bırakmıştık.Ermenistandan geldiğimiz midibüsten sonra Tifliste İstanbula giden Türk otobüsüne bindik.Ahalkelahii üzerinden Türkgözüne doğru giderken arkada oturan bir bayan bizden sigara istedi.Ermeni asıllı ve adının Roza. S. olduğunu söyleyen ve iyi türkçe konuşan bu bayan ile girdiğimiz koyu bir sohbetin sonucunda bize birdenbire;...Ben yeryüzünde sadece Türkleri severim ve onlara inanırım.Eğer isterseniz size birşey anlatacağım ama inanmayacaksınız dedi.Bunun üzerine biz merakla kendisini dinlemeye başladık;.....1996 yılında ermenistanda açlık ve sefalet içindeydik.Ne yapacağımızı bilemiyorduk.Bize Fransanın bizim dostumuz olduğu ve ermenilerin orada sevilip yardım edildiği devamlı anlatılmıştı.Bu nedenle köyümüzdeki kız arkadaşım Sonija ile fransaya iltica etmeye karar verdik.Annemden aldığım son altınları satarak ermenistana uçak bileti aldık.Parise gelince havaalanında iltica talebinde bulunduk.Bizi hemen kabul ettiler ve Paris dışında bir kampta getirdiler.Günlerimiz sıkıntılı ve askeri düzendeydi.Şok olmuştuk.İnsanlara kötü davranıyorlar, hele de afrikadan gelenlere tam bir eziyet uyguluyorlardı.Bu mu fransa dedik arkadaşımla.Bizi de aşağılamaya ve ezmeye kalktılar.Kampta gece dışarda kalmak yasaktı.Ama kamp polislerinden biri eğer istersek konsmatris olarak bizi gece dışarıya çıkaracağını söyledi.Denemek için çıktığımızda bizi şanzelizede bir batakhanede erkeklere pazarlamak istediklerini görünce hemen geri dönerek kampa kendimizi zor attık.Arkadaşımla buradan nasıl kurtuluruz diye hesaplar yaparken, ilk aldığımız ilticacı parası ile Hamburga giden bir trene bilet aldık.Bayan olmanın avantajı ile kah WC lere saklanarak kah çocuklu ailelerin yanında onlardan biriymiş gibi davranarak pasaport kontrolune yakalanmadan Hamburga vardık ve hemen polise giderek iltica talebinde bulunduk.Artık yeni bir bir yaşam için Almanyayı seçmiştik .Hamburg da kaldığımız ilticacı evi fransadakinden daha disiplinli ve kötü idi.Sarkıntılık ve taciz dizboyuydu.Açıkca uyuşturucu pazarlanıyor ve genç kızlar St.Paulide ki lokallerde satılıyordu.Avrupanın en uygar ülkelerinde düştüğümüz duruma hiddetleniyor ,ermenistandaki o yoksul köyümüzü hasretle arıyorduk.Hamburg daki Gestapo tipi bu iltica kampına ancak 15 gün dayandık ve bir gün geri dönmemek üzere kaçtık.Geceyarası Hamburg sokaklarında ve parklarında korkuyla dolaşıyorduk.Parklar eşcinsellerin ve narkomanların kontrolundeydi.Polisler onlara birşey yapılmasın diye bu insanları koruyorlardı.Oralar çok tehlikeliydi.Sokaklar,yeraltı geçitleri ve istasyonlar ise penner adı verilen şarhoş ve evsizlerin hakimiyetindeydi.Böyle korkarak ve iki kız arkadaş birbirimize sıkı sıkıya tutunarak yürürken ilerden bir kahvehaneden çıkan iki kişiden birinin diğerine.......

-Ahmet ateş versene...

diye türkçe seslendiğini duyunca içime bir ferahlık düştü.Kız arkadaşıma Sonija ,şimdi tamam merak etme artık dedim.Ben bu Türklere gidecem ve durumumuzu anlatarak yardım isteyeceğim dedim.Arkadaşım hemen karşı çakarak ,Türkler bizim baş düşmanımız değil mi?deyince,bak dedim;Sana birşey anlatayım da dinle;::Ben annemden altınları alıp fransaya yola çıkmak için Erivana giderken, annem bana dediki;::Kızım benim sana bir tavsiyem var.Eğer herhangi bir yerde başın derde girer ve yarıdıma muhtaç olursan yanlızca Türklere git.Onlar vijdanlıdırlar.Sana yardım ederler.Şaşırmıştım.Aynı senin gibi ,Anne dedim;Siz değilmisiniz şimdiye kadar bize Türkler şöyle kötü,böyle kötü,bize şunları yaptılar,bunları yaptılar diyenler?....Annem;Boşver kızım sen onları bırak.Beni dinle.Türkler kadar merhametli ve insanlıklı bir millet yoktur.Başın dara düşerse onlara git.Onlar insandır, yardım ederler:Bana inan sonija dedim........Bunun üzerine hemen Türklerin yanına gittik ve TV lerden öğrendiğim yarım türkçemle ermeni olduğumuzu ,sokakta kaldığımızı ve burada kimsemizin olmadığını söylediğimde ,adının mehmet Y. olduğunu öğrendiğim Türk karısını arayarak ;..Hanım Tanrı misafirlerimiz var, yemek hazırla.dedi.Böylece Türk Mehmet Y.nin evinde bir hafta kaldık.Kardeşcesine.Böyle bir insanlık, ben ne yaşadım ne de duydum.Canım ve namusum bu Türk tarafından kurtarıldı.Anneme hak verdim.Mehmet bey bizim uçak biletlerimizi aldı ve Ermenistana geri döndük.

Bu aileyle hala görüşüyorum.Ben şu an kendimi bir Türk olarak hissediyorum.Bir Türk olmak şerefi ancak böyle bir insana nasip olabilir.........

Bilmem anlatabildim mi?İşte böyle bir yürekli ermeni kızı.....!

Serhat KEMAL

 

*****************************************************************************

        SÖZDE- NAYLON ERMENİ SOYKIRIMINI TANIYAN ÜLKELERE ONURLU BİR TÜRKİYE OLARAK KISAS YAPMAMIZ

ERMENİ YASASI ÇIKARILIRSA MÜTEKABİLİYET VE DİK DURUŞUMUZ.........!

ARTIK SÖZDE -NAYLON ERMENİ SOYKIRIMI YALANINI KENDİ ÜLKELERİNİN MECLİSLERİNDE VEYA DİĞER YÖNETİM ORGANLARINDA RESMEN TANIYAN ÜLKELERE AYNI DİLDEN ACİL KARŞILIK VERME ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR......!

YALAN VE İFTİRALARLA DOLU ERMENİ YASA TEKLİFİ NE AB-ÜYELİĞİ NE DE BİR BAŞKA NEDENLE SİNEYE ÇEKİLEMEZ VE YANITSIZ KALAMAZ.........!.

Eğer Bu kısas bugün yürürlüğe konulmazsa Batının iftira ve yalanları yarın gelecek nesillerimizin de başını ağrıtmaya devam edecektir.İlerde yeni Nesillerimiz bizleri bu iftira ve yalan soykorom safsatalarına karşı sessiz ve tepkisiz kaldığımız için bizleri belki affetmeyecektir.

Yeryüzünde hiçbir ülke yoktur ki ,kendine yapılan bir iftiraya veya haksızlığa tepki göstermesin.Soykırım tarifine uymayan,BİR TARAFTA BİR KISIM ERMENİ HAİNLERİN EMPERYALİST İŞBİRLİKÇİLERİ İLE TANGOSU,DİĞER TARAFTA NAMUSUNU VE VATANINI KURTARMAYA AZMETMİŞ TÜRK MİLLETİNİN KURTULUŞ DESTANINDA MÜCADELESİ VE İKİ TARAFIN KAYBI ŞEKLİNDE GELİŞEN ve sitemizdeki Ermeni sorunubölümünde de objektif ve somut doğrularla anlattığımıza inandığımız ve reel tarihi gerçeklere dayanarak savunduğumuz gibi TÜRK MİLLETİ VE BU MİLLETİN GELECEĞİ BİR İFTİRAYA uğramıştır ve de uğramaya devam edecektir.

Birkaç şerefsiz ve dönme ile,hiristiyan misyonerleri, yamutulmuş Vatikan Papalığı, Eçmiadzin Doğu kilisesi Katilleri,AB ülkeleri, ile Çeşitli ülkelere yayılmış hain ve şerefsiz birkaç Diaspora Ermeni örgütünün tezgahladığı bu oyun malesef Demoklesin kılıcıgibi her yıl milletimizin ve devletimizin başı üzerinde rutin olarak sallandırılmaktadır.ARTIK BUNA DÜNYAYA YAYILMIŞ TÜRK MİLLETİNİN DUR DEMESİ ZAMANI KESİN GELMİŞTİR.....

Bu zaman ŞİMDİ dir.....

İFTİRACI VE KAN İLE KALLEŞLİKLE BESLENEN ERMENİ DİASPORASINA,ONUN TEZGAHINDAKİ ÜLKELERE,ERMENİ KATİLLERİNE VE İFTİRALARINA YETER ARTIK DUR-STOP.....

Hep birlikte Tüm vatanseverler,Hükümet,Partiler,Sivil Toplum kuruluşları,Dernekler,Vakıflar,Sağcılar,solcular,Eli ve dili sağlam çalışabilenler herkes ama herkes elbirliğiyle çalışmalı ve karşı duruş belirlemelidir......

Biz Yazar ve Tarihçi kökenli Köktürkler olarak Naylon- sözde Ermeni Soykırımını tanıyan tüm ülkelere derhal KARŞI UYGULAMALARA GEÇİLMESİNİ ve Bunu elinde bir koz gibi hazır bekletenlere de önceden bir DEKLARASYONLA konu açıklanmalı ve sonuçlarına katlanmaları gerekeceği anlatılmalıdır.

Sözde soykırımı meclisinden geçiren tüm ülkelere siyası,ticari ve insan haklarında karşı yaptırımlara geçilmelidir.Bunda bir an olsun vakit geçirilmemelidir. Bu ülkelerin firmalarının ülkemizde hiçbir ihaleye girmesine izin verilmemeli ve diplomatik ilişkiler kavas düzeyine çekilmelidir.Milletimizin şerefi ve namusu öncelikli olarak bu tür uygulamaların yapılmasını gerektirmektedir.Türk Milletinin temsilcisi olan Hükümetler bu konuda hiçbir devletten şefaat, anlayış ve iyiniyet beklememeli KESİN TAVRINI ORTAYA ORTAYA KOYARAK GÜCÜNÜN VARLIĞINI GÖSTERMELİDİR.ANCAK KÖTÜ NİYETLİ DEVLETLER BÖYLE ISLAH OLURLAR.Anlayış beklemek veya yalvarıp yakarmak bir sonuç getirmez.Ancak KESİN GÜÇ GÖSTERİSİ VE NET TAVIRLAR BU TİP DEVLETLERİ BÖYLE BİR YANLIŞTAN CAYDIRABİLİR.

Ayrıca sözde soykırımı tanıyan veya tanımak isteyenlere karşı onların tarihte uyguladıkları soykırımlarla ilgili BİZİM MECLİSİMİZDEN KARARLAR ÇIKARILMALI VE DIŞ POLİTİKAMIZ M.KEMAL ATATÜRKÜN BELİRLEDİĞİ GİBİ MÜTEKABİLİYET=KARŞILIKLIK ESASINA DAYANMALIDIR.Yani bize bir adım gelene biz de bir adım gitmeliyiz.Bir tekme vurana ise aynı şekilde karşılık vermeliyiz.........

EN ÖNEMLİSİ ;

DERHAL MECLİSİMİZDEN BİR YASA GEÇİRİLMELİ VE DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN SÖZDE- NAYLON ERMENİ SOYKIRIMI VARDIR VE TÜRKLER ERMENİLERE KATLİAM YAPMIŞTIRDİYENLERE KARŞI İNSANLIK SUÇU İLE BİR MİLLETİN NAMUSUYLA OYNAYIP İFTİRAYA DESTEK-YARDIM VE YATAKLIKSUÇUNDAN EN AĞIR CEZA VERİLMELİDİR.BU CEZA BİR DEKLARASYONLA DÜNYA KAMUOYUNA AÇIKLANMALI VE SÖYLEYENLERE VE SÖYLEYECEKLERE KARŞI HAZIR OLARAK BEKLETİLMELİDİR............BUNU SÖYLEYEN BİR ÜLKENİN BAŞBAKANI BİLE OLSA.......

Biz bu konuyu hukukçularımıza bırakarak bir öneri sunuyoruz.Eğer bir kimse Türkler Ermenilere Soykırım-katliam yapmıştırderse.Nerede ve ne şekilde olursa olsun bu kişiye ;

-10 yıl hapis

-250.000.-Euro Para cezası

-Eğer Türk vatandaşı ise derhal vatandaşlıktan atılmalı

-Asılsız Ermeni Soykırımı sözünü kullanan kişi eğer bir başka ülkenin başbakanı,cumhurbaşkanı veya diplomatı ise bu kişi hemen persona non grata/istenmeyen kişi ilan edilmelidir,

-Türkiyeye sınırsız girememe

-Kendi veya ortağı bulunduğu şirket veya şirketlerinTürkiyede hiçbir ticari faaliyete girmemesi

-Ailesinin 1.derece bireylerinin de Türkiyeye girememesi

-Türkiyedeki insan hakları ile ilgili derneklerce insanlık suçu ve iftiraya yardım ve yataklıktan davalar açılması,

-Kendisini Türk milletinin düşmanıolarak ilan etmek şeklindedir.

BU CEZALAR KARABAĞ DA 120 BİN AZERİ TÜRKÜNÜ SOYKIRIMA TABİ TUTUP ÖLDÜREN KARABAĞ KATİLLERİ KOÇERYAN,DAVİDİAN VE DİĞER ŞEREFSİZ -CANİ ERMENİLERE DE UYGULANMALIDIR.

-Talat ve Cemal Paşalar gibi ermeni katillerce katledilen Türk devlet adamlarını katleden Tehliryan gibi katilleri övenlere ve onların cinayetlerini haklı göstermeye çalışanlara karşı bir Kanun çıkarılmalı ve destekleyen kişi ve kuruluşlar ülkemize sokulmamalı ve haklarında cezalar çıkarılıp bunlar kesinleşmelidir.

Ayrıca Diplomatlarımızı öldürmüş olan Asala katilleri Türk Mahkemelerince takip ve cezaları çıkarılmalı ve bunlar uluslararası kamuoyuna açıklanmalıdır.SUSMAKLA BİRŞEY ELDE EDİLEMEZ. Bugün bu Asala katilleri başta Koçeryan, Davidian,Moltekyan olmak üzere Ermenistan denilen sahte cumhuriyette devlet görevindedirler. Toranyan ve Papazyan gibi hain katil kadroları ise Fransada yaşamaktadırlar. Bunlar derhal gıyabında olsa bile yargılanmalı ve dünyaya teşhir edilmelidirler.

KARABAĞDA ERMENİLER AZERİ TÜRKLERİNE SOYKIRIM VE KATLİAM UYGULAMADI DİYENLER DE CEZALANDIRILMALIDIR.BUNU HEM TÜRKİYE HEM DE AZERBAYCAN DEVLETİ MECLİSLERİNDEN KANUN OLARAK ÇIKARMALIDIRLAR.

AYNI CEZA UYDURUK -NAYLON PONTUSCULARA DA UYGULANMALIDIR.....

MİLLETİMİZ ACİLEN BU KARARI YÜCE MECLİSİMİZDEN BEKLEMEKTEDİR......

DİĞER BİR ÖNERİMİZ İSE TARİHSEL SÜREÇDE ÇİNDE,KAFKASLARDA,ORTADOĞUDA,BALKANLARDA VE AVRASYANIN DEĞİŞİK COĞRAFYALARINDA DİĞER MİLLETLER TARAFINDAN KATLİAMA VE SOYKOROMA UĞRAMIŞ TÜM TÜRK BOYLARININ ÇEŞİTLİ ŞEHİRLERİNDE SOYKIRIM ANITLARININ DİKİLMESİ VE TARİHTE TÜRKLERE KARŞI YAPILMIŞ SOYKIRIMLARMÜZESİ KURULMALIDIR.

Serhat KEMAL

*************************************************************************

 BU CİNAYETTEN KİMLER FAYDALANDI

 

Süheyla Kebabcıoğlu Aksay

Arşt Yazar

Köktürkler Platformu/Antalya   

 

19 Ocak 2007 saat 15.00 civarında meydana gelen cinayet devletimizi ve milletimizi derinden yaralamıştır. Aynı zamanda da Türk milliyetçileri hedef gösterilmiştir.

Ülkemizde 20-30 yıldan beri devam eden bir provakasyon grubu vardır. Bölücülerin, emperyalistlerin menfaatine olan her olayda onları sokakta görürüz. Her defa da da bir şekilde millet ve devlete hakaret ederler. Dinimize, değerlerimize, onurumuza slogan atarlar. Bunlar her olayda hemen bir araya gelirler. Her tür bölücü, ayırımcı ihanet içindeki kurum ve örgütler kendi amblem ve bayrakları ile yollara dökülürler. .. Ama asla ellerinde Türk bayrağı yoktur. Dillerinde devlete millete saygı yoktur. Bu son cinayet olayında da aynı manzarayı gördük. Hemen devlete hakaret edeildi. Türklük ve Türk milliyetçileri suçlandı. Vatana ve millete sahip çıkan sivil toplum kuruluşlarını ve kurumlarını suçladılar. Eğer bu cinayetle Türk Milliyetçilerinin payı olmuş olsaydı onca dış temsilcilerimiz kalleşçe vurulduğu zaman yollara dökülürler – Hepimiz Türküz…. Hepimiz öldürülen elçiyiz, ateşeyiz- diye bağırırlardı… Türk milliyetçileri ne dün sokağa döküldüler, ne de bugün. Cinayeti işleyen çocuk yaşta genç olabilir. Ancak bu olay kimlerin işine yaradı. Kimler rant kazandı. Dahası kimlerin meydanı genişledi. Bunu düşünmek gerekir. Cinayet sonrası gelişmelere bakarak Türk Milliyetçilerinin en zararlı çıkan kesim olduğunu görürüz. İnsan kendine zarar verir mi? Tetiği çeken masum çocuk ama arkası çözülmeli…. Hamasi ve anlamsız senaryolarla geçiştirilmemelidir. Poliste saatlerce sorgulanan insanın cebinde telefon numarası kalır mı? Eğer sorgudan 3-4 gün sonra ceza evine girerken cebinden telefon  numarası çıkıyorsa burada ya görevi ihmal, ya da organize bir plan vardır. Vatandaşlarımız olayları çok dikkatli izlemeli ve değerlendirmelidir.

Bu cinayet kimlere yaradı bir gözden geçirelim.

1- Hırant Dink ile ermeni kilisesi arası iyi değildi. Aralarındaki ihtilaf böylece kapandı… İhtilafın sebepleri unutuldu.

2- Hırant Dink in ermeni diyasporası ile arası bozuktu. Konuşmalarında onların tezlerini çürütmüyordu. Ama farklı metod kullanarak bunu gündeme getiriyordu. Ama ölümü ile Hırant kıymete geçti ve sahip çıktılar.

3- Bölücülük ve ayırımcılık üzerine programını tesis etmiş siyasi oluşumlar seslerini geniş kitlelere duyurma fırsatı buldular… Çeşitli kanallarda sözcüleri aracılığı ile bu olayı kullanmaya başladılar.

4- Türkiye nin uluslar arası platformda mahçup olmasından, zor durumda kalmasından nemalanan çıkar çevrelerine fırsat verilmiştir.

5- AB nin ve ABD nin devletimize karşı yaptıkları davranış ve dayatmalara karşı milletimizde var olan birlik beraberlik ruhu uyanmıştır. Üniter yapının tehlikeye düşmesinden endişe duyulmasından dolayı Türk milliyetçiliğinin hızla yükselmesi bazılarını telaşlandırmıştır. Hükümetin yanlışları iç barışı da tehlikeye düşürmüştür. Önümüzdeki seçimlerde oy kaybetmek istemeyenler bu olay ile Türk milliyetçilerini hedef göstererek kendilerine yeni zeminler hazırladılar.

6- Türkiye nin gündemine oturan Kerkük konusu ülkede bir baştan bir başa taşınan tehlikeli silahlar konusu unutturulmaya çalışıldı. Gündem değiştirildi.

7- Türkiye ye ve Tütklüğe rahat hakaret edebilmek için T.C Yasasındaki 301. maddenin kaldırılması konusunu yeniden gündeme getirdiler. Seçim nedeni ile hükümet tarafından ertelenen bu konu yeniden T.B.M.M ne getirilecektir. Çünkü 301. madde de katiller arasında gösterildi. Böylece Türk e hakaretin düşünce özgürlüğü sayılması, buna karşı duranların suçlu sayılmasına hazırlık başladı.

8- Türk milliyetçiliğinin potansiyel suçlu gösterilmesi ile millete gönül vermiş insanların ve çevresini suç alanı haline getirerek psikolojik baskıya başladılar.

9- Türk tarihini ve milli değerleri daha fazla karalamak için zemin hazırladılar.

10- Türk Milletini; bölücü sloganlarla milli benliğinden uzaklaştırmak, dini değerlerini istismar etmek ve tarihinden kopartmak, Türkleri adeta dağılmış bir halk yığınına dönüştürmenin bir adımını daha attılar. Ermeni bölücüsü örgütlerin şirket ve holdinglerine kar zemini hazırlandı.

11- Türk Milliyetçilerinin önceliği olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası ve yücelmesi azmini kırarak onları gereksiz tartışma ve emperyalist oyunların içine çekmenin provasını yaptılar.

12- AB nin dayatmaları ve kriterleri daha keskinleşecek ve ağırlaştıracak ortamı hazırladılar.

13- Bölücülerin daha rahat propaganda yapmaları için ortam hazırlanacak.

Bütün bu oluşum ve gelişmelere yenilerini de ekleyebiliriz. Ancak görülüyor ki bu sonuçların hiçbir Türk Milliyetçisine fayda sağlamamıştır. Hiçbir zaman da fayda sağlamaz.

Cenazede yapıcı mesajlarından dolayı merasimi yöneten Türkiye Ermenileri PatriğiMesrob II. Ye de teşekkür etmemiz gerekir. Millet-i Sadıka ismiyle anılan ermeni kökenli vatandaşlarımız da bu kin ve itham dolu mesaj ve konuşmalarından en az bizim kadar zarar görmekte ve üzülmektedirler. Taşnak ruhu ile hareket eden diyaspora nın faaliyet ve propogandalarını bütün ermeni vatandaşlarımızın desteklemediklerini de biliyoruz. Ve yine diyoruz ki.! Batı kaynaklı emperyalist servislerin oyunlarına gelmeyelim…70 milyon tek yürek olalım. Önderimiz Atatürk, rehberimiz Anayasa olmalıdır. Gücümüz ise büyük Türk Medeniyeti ve Tarihi olmalısır. Aklımız her şeyin önüne geçmelidir.

********************************************************************************

 

        SİZLER HRANT OLABİLİRSİNİZ AMA!

 

Süheyla Kebabcıoğlu Aksay

Arşt. Yazar

Köktürkler Akademisi

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

SİZLER HIRAHT OLABİLİRSİNİZ AMA!

Aklım erip de günlük olayları takip etmeye başladığımdan bu yana faili meçhul cinayetleri dinledik. Okuyoruz ve izliyoruz. Bu olaylar zincirinin son halkası da Hırant Dink cinayeti oldu. Bu cinayetleri tasvip etmemiz önce insan olarak asla mümkün değildir. Kaldı ki vatanını seven devletine sahip çıkan ülkenin birlik ve dirliğini isteyen her vatandaşın da böyle bir olaya arka çıkması abesle iştigaldir. Zira bir insanı öldürmek kolaydır. Ama öldürdükten sonra olayın toplumda açacağı yara ve infiyalin sonuçlarını silmek çok zordur. Sıradan bir insanın bile öldükten sonra meşhur olup kıymete geçtiği bir ortamda ölümlerin Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine vereceği zararlar öyle kolay kolay telafi edilebilecek zararlar değildir. Hiçbir Türk Milliyetçisi yaşadığı tarihe silinemeyecek bir leke bırakmak istemez.

Gerçek vatanseverlerin ve devletine sahip çıkan vatandaşların amaçları ülkemizi küçük düşürmek değildir. Birliğimizi ve dirliğimizi bozmak değildir. Aksine Ülkemizin dimdik ayakta kalmasını dirliğimizin ve birliğimizin devamını sağlamaktır. Her Türk vatandaşı onurumuza ve kimliğimize leke gelsin istemez. Hal böyle olunca Dink cinayetini Türk milliyetçilerine yıkmak için zorlamak medya aracılığıyla hedef göstermek kimlere fayda sağlayacaktır. Bunu bir kez daha düşünmek gerekir.

Ne acıdır ki son yıllarda milletin etnik kimliğinin tartışıldığı devletin kuruluş temellerinin içinin boşaltıldığı bir noktaya geldik. Her olayda olduğu gibi bu olayda da araştırıp incelenmeden devlet suçlandı… Türk Milliyetçileri suçlandı…Şuurlu veya şuursuz –hepimiz Hırantız- , -hepimiz ermeniyiz- diye çığlıklar atıldı. İşte bu bölücülüktür. Kökenimiz ne olursa olsun sizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısınız. Bu devleti meydana getiren bütün vatandaşlar Türktür. Ve Türk bayrağı altında yaşamaktadırlar.

Sizler böyle bağırırken Devletine bağlı sadık ve masum ermeni vatandaşlarımızın farkında değil misiniz? Bu Ülkede BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI OLMAK ZORUNDAYIZ. Birlik ve dirlik içinde yaşamamız için bu şarttır. Ama ne var ki herkes bir şeyleri kaşıyarak onulmaz yaralar açmaktadırlar. Bu faaliyetler ülkenin bölünmesine zemin hazırlamakta batının 100 yıllık hedefleri için kapı açmaktır.

Kimisi ermeniyim kimisi kürdüm diyecek. Ondanım, bundanım, şuyum, buyum diye herkes bir yere çekecek. Devletin üniter yapısı dağılacak. Bunun adı demokrasi, düşünce özgürlüğü olacak öyle mi?

Bu devletin üniter yapısı vardır. Bu yapı devletin kuruluş felsefesidir. Bunu hatırlatanlar ise faşistlikle suçlanacak.

Türkiye Cumhuriyetine bağlı her insan alt kimliği ile değil, üniter yapıyı meydana getiren üst kimlikle öne çıkmalıdır.

Bu ülkede Türküm diyenler suçlanırken alt kimliklerle nara atanların alkışlanması da düşündürücüdür. Ben Türküm… Bu ülkeyi seven devletine sahip çıkan herkes Türktür. Etnik yapısı ne olursa olsun bizim vatandaşımızdır. Ancak alt kimliğini öne çıkartarak devlete, millete Türklüğe hakaret edilmesi yetmiş milyonu rahatsız etmektedir. – Türkün kanı zehirli – ifadesi ile ırki ayırımcılığı yapanlara alkış tutulması elbette beklenemez. Elbette tepki gösterenler olacaktır. Bu tepki Hırant Dink in ermeni olmasına gösterilmemiştir. Bu tepki mazisi 15.000 gerilere giden köklü bir milletin adına hakaret edildiği için gösterilmiştir. Bu tabloyu seyreden çıkar çevreleri fırsattan faydalanarak cinayeti işletmiştir.

Bu devleti yıkarsak, bu milleti bölersek kimse mutlu olmaz. Ancak 1900 yıllarda Anadolu üzerinde plan yapan bu gün de aynı emellerle tetikte bekleyen emperyalist güçler mutlu olur. Dünkü emperyalistler bu gün küreselci oldular.

Birbirimize sevgi saygı ile bakar, üniter yapımızı korursak sınırlarımız içinde yaşayan bütün vatandaşlarımız mutlu olur.

Böyle yıllardır ermeni, kürt kardeşlerimize akıl hocalığı yapan batı ülkeleri kanlarındaki ve beyinlerindeki zehri akıtamazlar. Hepimiz Hırantız, katil devlet diye bağırırken bunları düşünmelisiniz.

1970-1980 arası 46 Dış İşleri mensuplarımızın bir bir neden vurulduğunu da düşünmemiz gerekir. Aynı tepkiyi niçin gösteremediniz ?

Öldürülen onlarca profösörümüz, aydınımız, gazetecimiz oldu…Onların cenazesinde niçin tavır almadınız?

Bizler rahat yatarken bu ülkenin güvenliğinden sorumlu görevlilerimiz uçakları düşürülüyor, mayın döşeniyor veya kahpe kurşunlarla şehit ediliyor. Medya bunları basit habermiş gibi kısa geçiştiriyor…Ve sizler hiç tepki göstermiyorsunuz. Bunları da sorgulamamız gerekiyor. Emeçleri, Mumcuları, Kışlalıları unutmadık. Gün Sezak ı, Necip Hamplemitoğlu nu bir daha getiremedik. Hırant ta ülkemiz için kayıptır. Ancak değerlendirmelerimizi yaparken can güvenliğinin herkes için önemli olduğunu, olayların köküne inmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz Hırant değiliz.. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Türküz. Ben bu ülkede yaşayan biri olarak Türküm..Türklüğümle onur duyarım…Etnik yapım farklı bile olsa yine TÜRKÜM diye haykırırdım. Bu devleti kuran büyük Atatürk Türklük temeli üzerine kurmuştur.

KÖKTÜRKLER

*******************************************************************************

                     ARMENIAN TERRORISM

Information provided by the Ministry of Foreign Affairs of Azerbaijan on the organization and implementation by Armenia of terrorist activities against Azerbaijan

The States Members of the United Nations solemnly reaffirm their unequivocal condemnation of all acts, methods and practices of terrorism as criminal and unjustifiable, wherever and by whomever committed, including those, which jeopardize the friendly relations among States and peoples and threaten the territorial integrity of States;

Acts, methods and practices of terrorism constitute a grave violation of the purposes and principles of the United Nations, which may pose a threat to international peace and security, jeopardize friendly relations among States, hinder international cooperation and aim at the destruction of human rights, fundamental freedoms and the democratic basis of society.

From the Declaration on Measures to Eliminate International Terrorism adopted by the United Nations General Assembly at its forty-ninth session (resolution 49/60, annex)

In unison with its aggression against Azerbaijan, Armenia is actively engaged in subversive activity on Azerbaijani territory. The Armenian secret service and various Armenian terrorist organizations are systematically and deliberately perpetrating subversive and terrorist acts against peaceful citizens in Baku, Ganja and other major population centres in the Republic of Azerbaijan, targeting industrial units and means of transport. Existing data indicate that the Armenian terrorist organizations have substantial material and human resources at their disposal as well as ample experience in preparing and implementing terrorist acts.

International Armenian terrorism

The use of terrorism in the campaign to implement Armenias annexationist plans has bloody historic antecedents. Armenian terrorist organizations began to emerge in the late nineteenth century in the form of the Institute of Violence, whose aim was the establishment of Greater Armenia. Armenian terrorism assumed global dimensions in the early 1970s, when terrorist training bases appeared in a number of countries, the largest of them being established in the Middle East. The main activities of subversive groups from such terrorist organizations as the Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia (ASALA), the Commandos of Justice of the Armenian Genocide (CSAG) and the Armenian Revolutionary Army (ARA) were carried out in the countries of Western Europe and North America.

Unlike the nationalist parties Henchak and Dashnaktsutyun, which formulated an ideological platform based on a policy of assertion of territorial claims, these organizations fall into a strictly military-terrorist category, dealing with practical problems in implementation of the projects devised by their ideologues. They are to blame for the murder of hundreds of citizens of the United States of America, Turkey, the USSR, France, Azerbaijan and other countries.

It is an established fact, for example, that the founder of the ASALA terrorist organization, Hakob Hakobyan, began his dismal career as a member of the terrorist group that massacred the Israeli athletes at the Munich Olympic Games in 1972.

In January 1978, a terrorist group consisting of S. Zatikyan, Z. Bagdarsyan and A. Stepanyan caused an explosion in the Moscow underground railway system whose victims were innocent citizens, including women and children.

The foremost acts of Armenian international terrorism occurred in the 1980s, when ASALA was involved in the organization of a series of bomb blasts in the French capital, Paris, one of them at the citys Orly airport. Ten people were killed and 150 injured as a result of these terrorist acts.

Since the late 1980s, Armenian terrorism in the territory of the former USSR has tended to increase, particularly following Armenias open assertion of territorial claims on Azerbaijan and the launching of armed operations in the Nagorno-Karabakh region of the Azerbaijan Republic.

In April 1992, Colonel Blakhotin, Commanding Officer of the internal troops of the Ministry of Internal Affairs of the USSR in the Northern Caucasus and Transcaucasia, was shot dead at the entrance to his home in the centre of Rostov (Russian F