AHISKA-MESKETYA TÜRKLERİ DOSYASI-2

 

1959 tarihinde iki önde gelen liderler Mesketya insanlarına iki farklı kavram ile gittiler. Latifşah Barataşvili için onlar Meskliler veya Gürcü Müslümanlar idiler ve kendi tarihi anavatanları olan Gürcistana gidip Gürcistanlı olmalıydılar. Mevlut Bayrakdarov un ise farklı bir görüşü vardı.Ona göre bu insanlar Türk idiler ve bu nedenle Azerbaycanda kalmalıydılar.Ayrıca Bayrakdarov Gürcistan hükümetinin Türkleri geri kabul etmediği gerçeğini öne sürerek konuyu tartışmaya açtı ve de Gürcistan hükümetinin Başkanı  V. Papaşvilinin 26 Ocak 1957 tarihinde resmi bir yazı yazarak mesketyalıların  geri dönüşüne karşı çıktığını ispatladı.

Bayrakdarov aynı zamanda da kendilerinin Azerbaycanda bir ayrımcılık sorunlarının olmadığını söyledi. Bu karşıt  iki fikir arasında tartışmalar büyüdü ve 1960 lı yılların başlarında ortaya iki blok çikti; Biri Türk ve diğeri ise Gürcü. Kısa sırada açıkça anlaşildı ki Türk bloğunun taraftarları Gürcü olandan çok daha fazla idi. 15 Şubat 1964 tarihinde, Buka köyünde (Buka vilayeti) Özbekistanın Taşkent bölgesinde ilk  toplantı (sonradan Türkler tarafında Büyük Toplantı diye anıldı) yapıldı. Çesitli bölgelerden gelen 600 den fazla delege toplantıya katıldı. Geçici Kurtuluş Komitesi Organizasyonu (GKKO) geliştirildi ve başına Enver Odabaşev getirildi

Hareketin aktif  çalışanları 1957-1967 tarihlerinde büyük işler yaptılar ve yaklaşik 3,500 tane iyileştirme projesi içeren mektubu  Moskovaya gönderdiler. Onların bu çabalar sonucu, Sovyet hükümeti bu Türk hareketine dikkatini vererek bazı çabalarda  bulunmak zorunda kaldı. Bir taraftan  da SSCB hükümeti bu harekete artan katılımlardan çekinerek  bazı aktif üyeleri tutuklayarak sindirme politikası izlediler. 1971 Ağustosunda, Enver Odabaşev hapsedildi ve 2 seneye mahkum edildi. Hapiste iken de politik tutuklulara karşi kullanılan bir taktik olan maddeden dolayı Sovyet hükümeti hakkında yanlış bilgi yaymak ek ceza aldı, ve ancak 1974 yılında serbest bırakıldı.

Bu arada SSCB hükümeti bazı değişiklikler yapma  ihtiyacı hissetti. 26 Ekim 1972 de SSCB Komünist partisi liderleri gizli olarak, Türkler , Almanlar, ve Kırım Tatarları üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırmayı karara bağladı.Buna göre  adı geçen sürgün milletler SSCB dahilinde sürgüne geldikleri topraklar hariç istedikleri yerde ikamet etmeliren müsaade ediliyordu. Bunun da ötesinde, Türklerin içinde yaşamakta oldukları cumhuriyetlerin liderlerine de onları oralarda tutmaları için ellerinden ne gelirse yapma ve kullanma  yetkisi  verdiler. KGB ve de İçişleri Bakanlığı  zaten göçmenlerin önceki yerleşim yerlerine topluca geri dönüşleri durumnda ,ülke içinde etnik çekişmeler yaratan milli/ulusal hareketlere karşı zaten tedbirli ve bunu önlemeye hazırlıklı idi.

Ancak, 9 Ocak 1974 de Sovyet hükümeti  aniden Türklerin SSCB içinde herhangi bir yerde yaşamaları için resmihakları olduğuna dair özel bir yasa hazırladı.

Böylece hükümet onlara bir  iyileştirme vermedi ama  anavatanlarına dönüşleri için bir resmi olurgüvencesini vermiş oldu. Fakat bunun pratik uygulamasında  hükümet çeşitli nedenlerle ve sudan bahanelerle engeller çıkarmaya devam etti.Ülkedeki  sosyo-ekonomik  sorunlar  yüzünden Sovyet hükümeti  yardım yapamıyordu.Çünki  böylesine  büyük kitlesel bir grubun sosyal-kültürel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için çok yüksek miktarda maddi  destekleme gerekiyordu.Bu da SSCB de yoktu. Sovyet hükümeti aynı zamanda bölgenin demografik bileşimindeki böyle bir değişme neticesinde ister istemez sosyal  çatışmalara neden olacağı korkusunu da dile getiriyordu.

Fakat bütün bu olumsuzların yanısıra , gerçekte Gürcistan hükümeti gayri resmi olarak Türklerin Gürcistana geri dönüşünü bazı ağır şartlara bağlamıştı. Hükümet Türklerin Gürcistanlı olmalarında ve soyadlarını değiştirmelerinde ısrar ediyordu .Gerçekte Gürcistan hükümeti Türklerden kurtulmak istiyordu ve tam bu zamanda da Mesketli Türklerin gerçekte Türk olmadıkları fakat Türk ve İslam  nüfuzu altına düşmüş zavallı Gürcüler olduğu fikrinde propaganda yapıyordu.

Türklerin evlerine dönme isteği o kadar kuvvetli idi ki bazıları kendilerine Mesketli Müslümanlar ve Müslüman Gürcüler denilmesine razı oldular.Tam bu zamanda, hiç te sürpriz olmayan bir şekilde, 1970 lerin başlarında,Mesket Türklerine  Gürcistanlıdiyerek savunan  blok çok daha aktif hale geldi. Taraftarlarının sayısı gittikçe artmaya başladı ve  güçlü  bir hale geldiler.

Bunun sonucunda , Türk topluluğu içinde  diğer bir çatışma ortaya çikti. Bu uzlaşmazlığın kökeni   Azerbaycanda 1974 yılında olmuş ve yerel GKKO 3 parçaya bölünmüştü.Bu insanların birinci grubu liderleri Gazi Müftiyev ve Khalid Taştanov anavatanlarına Türk olarak dönmek istediler.İkinci gurup, Enver Odabaşev liderliğinde; Türkiyeye göç etmeği yeğledi ve üçüncü   gurup  ise liderleri sonradan Gozalaşvili soyadını alan Halil Umarov olan  Gürcistanlı olarak evlerine dönmek  isteyenlerdi.

18 Haziran 1976 da, Kabardino-Balkariya Otonom SS Cumhuriyetindeki Yerokko köyünde GKKOnun 8 tane  gayri resmi toplantısı yapıldı. Bu toplantı aslında  Türk toplumunun çaresizlik durumunu gösteriyordu. Bazı temsilciler Sovyet hükümetinin kendilerinin dönüşünü reddeden resmi kararını bertaraf etmeye çalışışyorlardı.Bu toplantılarda Vatana dönüş için  fazla bir parasal destek gerektirmeyen özel bir plan hazırlandı.Buna göre Yeni konutların  inşaatı imece usulü  Türk gençleri tarafından  yapılacaktı.Ayrıca  Türkler herhangi bir  tazminat istemedikleri konusunda da  anlaştılar.

 

Toplantının neticesi olarak hükümetin resmi taleplerine karşi gerçek bir alternatif hazırlandı.

Ancak, çoğu Türk hükümetin iyi niyetine güvenmeyerek,yapılacak en iyi şeyin Gürcü uyruğunu kabul etmek ve Gürcistana Gürcüler olarak gitmek olduğunu düşündüler.Hatta  Türk olarak kalmak isteyenler dahi bunun şimdilik en iyi şey olacağını kabul ettiler.

Gorbaçovun  1985 te Başkanlığa yükselmesi ve onun Perestroykapolitikası tüm SSCB de olduğu gibi Türkler arasında da  yeni bir aktivite dalgasını ateşledi. Türkler nihayet iyileştirme programına dahil edilebileceklerine ve Gürcistanın ağır  şartlarına uymaksızın evlerine dönmelerine müsaade edileceğine inandılar. Türklerin bir diğer toplantısı da 12 Nisan 1987 tarihinde Kabardino-Balkariyanın Nartan köyünde yapıldı. Bu Toplantıda GKKO dağıtıldı ve Yusuf Saravarov liderliğinde Geçici Organizasyon komitesi Qayidish/Dönüş  kuruldu.

8 Aralık 1987 tarihinde Gürcistan hükümeti 600.sayılı  yeni bir karar hazırladı ve bu karara göre 1987-1988 arasında kendilerini Gürcistanlı olarak beyan eden 100 ailenin tamamı Meskhetinin Akhaltsikh bölgesine yerleştirilmeleri isteniyordu.Diğer  200  aile de Gürcistanın merkezi bölümlerine yerleştirileceklerdi.Fakat her zaman olduğu gibi bu karar da kağıt üzerinde kalarak  hiçbir şekilde uygulanmadı.Sadece taktik gereği  60 aile parçalanarak 5-6 aile gurupları olarak  ayırıldılar ve Gürcistanın her tarafına dağıtıldılar.Yani Mesket Türklerinin birlikte olmalyarına ve bir güç dayanışması oluşturulmasına izin verilmiyordu. 6 Haziran 1988 de Gürcistan hükümeti 293 sayılı başka bir  kanun hazırlayarak Türklerin mesketyaya göç  hareketlerine son verdi.

Gürcistan hükümetinin bu hareketinin Türk topluluğu üzerinde büyük bir etkisi oldu. Türkler SSCB hükümetinden  temyiz talep ettiler.Böylece  Moskovanın baskısı altında  kalan Gürcistan hükümeti Türk delegasyonu ile toplanarak Meskheti köylerine dönüşün nasıl organize edilebileceğini görüşmeyi kabul  etmek zorunda kalmıştır.Hemen özel bir komite kuruldu ve 1944 den beri ilk defa olarak 28-31 Mayıs 1988 tarihlerinde Türk delegasyonu sadece Meskheti/mesketyayı  değil, 12 kişiden müteşekkil ve Yusuf Sarvarov başkanlığında Meskhetinin Akhalkalaki bölgesinin 24 köyünü, Adigen de 53 ve Aspindza bölgesinde 13 köyü ile toplam 90 köyünü resmi olarak ziyaret edebilme hakkına sahip oldular. Daha sonra, 20 Haziran 1988 tarihinde, SSCB nin başkanlığına sunulan resmi bir yazıda, Gürcistan Bakanlar Kurulunun başkanı N. Chitanava , 1982 den itibaren 15 Haziran 1988 tarihine kadar 380 aile (1,972 kişi)nin  Gürcistana geldiğini  buna karşılık  218 aile (1,132 kişi)  Gürcistanı terk eteğini beyan etmiştir.

 

Böylece 15 Haziran 1988 de 162 aile veya 840 Türk Gürcistanın dokuz bölgesinde yaşıyordu. Buna karşılık aynı  tarihte 10,596 aile (50,00 den fazla kişi) Özbekistan, Azerbaycan ve Kazakistanda yaşiyordu.

Sonunda Türklerin gayretleri işe yaradı ve 1988 de Moskovadan bir hükümet komisyonu oluşturuldu. Komisyonun başında  S.S. Slobodnuk vardı. Komisyonun kurulma amacı Türklerin Gürcistana dönüş opsiyonlarını incelemekti. Komisyon üyeleri Türklerin sürgün edildiği bazı bölgeleri ziyaret ettiler. Netice olarak belirlediler ki Meskhetideki 220 köyden 88 i boştu ve Türler tarafından buralar tekrar iskan edilebilir  ve canlandırılabilirlerdi. Ayrıca, komisyon arazinin % 70 i ekili  ekili olmadığını bunun da tarım için zarar olduğunu tespit etti.Demografik olarak da  1944 e kıyasla bölgenin nüfusu 59,000 kadar azaldığı görülmüştü. Böylece komisyon  Gürcistan tarafından kendilerine verilen hem nüfus hem coğrafik  bilgilerin doğru olmadığını karar bağladı.

28 Haziran 1988 tarihindeki Gürcistana yapılan bu ziyaretten hemen sonra 9. gayri resmi toplantı Kabardino-Balkariya OSSC nin Psikod köyünde yapıldı.Toplantıya  276 delege katıldı. İki taraf gene çekismeye başladıkendisin  Gürcü”olarak tanımlayan gurup kendileri çin en iyi sonucun anavatana dönebilmek için  Gürcü olduklarını beyan etmeleri olduğunda  ısrarala  diğer katılımcıları  ikna etmeye çalıştılar. Fakat sert tartışmalardan sonra, çoğunluk bu fikri reddetti ve kendilerinin aslen Türk olduklarını ve bu nedenle de eve Türk olarak dönmeleri gerektiğini kararlaştırdılar. Katılımcıların çoğunluğu bunun en iyi yol olduğuna karar verdiler ve bu toplantıyı Birleşme Kongresidiye adlandırdılar.

 1989-1990 Özbekistandaki Kıyımlar ve Yeni Sürgün

1989 un başlarında Özbekistan, Türklerin aktivitelerinin merkezi olmuştu. Bunun nedeni ise   1989 Ocak ayındaki  SSCB nüfus sayımına göre burada yaklaşik 106,000 (%51) Meskheti Türkü yaşamakta idi. Aniden  sebepsiz olarak uydurma haberlerin etkisiyle 1989 Mayıs ayın sonunda 16,000 Türk ve Özbekin yaşamakta olduğu Özbekistanin Fergana bölgesinde bir çatışma çıktı. 23 ve 25 Mayıs tarihleri arasında Türkler ve Özbekler arasında yaygın bir çatışma alevlendi. Milisler durumu kontrol altına almayı başardılar ancak 3 Haziran sabahı aynı anda Fergana ve Margilanand ve diğer yerlerde organize bir şekilde  200-500 kişilik Özbek gurupları Türklere saldırdılar ve onların evlerini yaktılar.

Durumu  sakinleştirmek için  hem milisler hem de iç güvenlik güçleri müdahalede kullanıldı. Ancak bunların ateşli silahlar kullanmaları yasak olduğundan olayları kontrol altında tutmayı başaramadılar. Durumu yatıştırmak için ordu farklı istikametlerden Özbekistana girdi. 6 Haziran sabahı itibarıyla 10,00 kadar asker Fergana bölgesine girerek  müdahale etmiş ve  Türkleri emin bölgelere götürmüşlerdir.Kısa bir süre  Özbekistandaki durum sakinleşmeye başladı. Ancak  1990 Şubat-Mart aylarında ülkenin değişik  yörelerinde tekrar çatışmalar başladı.Resmi verilere göre 66 sı Tütrk olmak üzere 116 kişi öldürülmüs  ve  2000 kişi yaralanmıştı.

Bu kıyımların gerçek sebebi halen tam olarak bilirmemektedir. Başta bunun sadece basit bir holiganizm olduğu  söylenmesine rağmen, sonraları  bu şiddet Mafya ilişkili idi veyahut da bazı politik elit tarafından SSCB deki Perestroykaya karşi bir  reaksiyondu. Fakat gerçek olarak bakıldığında tablo epeyce karanlık ve karmaşıktır.Çünki  birlikte yaşayan iki kardeş boy Türkler ve Özbekler arasında ne bir dilsel ne de dinsel/kültürel bir bölünme oluşmuştu.Üstelik  her iki toplum da aynı lisanı  paylaşıyor ve her iki kesim de Sünni-Müslümanlardı.Yani çatışmayı gerektirecek hiçbir neden ortada görünmüyordu.

 Bu planlı katliamların kökeninde Türk Cumhuriyetlerinin Politbüro başkanları olan  Türk liderlerinin farklı düşünce ve tedirginlik aktivitelerinde aramak gerekmektedir. 1986/1988  yıllarında ,bu yöneticiler  Gorbaçova ve onun Prestroykapolitikasına önceleri güvenmelerine  ve  yenileştirme  aktivitesinin   merkezinin  Özbekistan olmasına rağmen bu durum Özbekistan politbürosunda ve politbüronun  yerel  yöneticileri arasında bir sinirlilik ve belirsizlik hali yaratmıştır. Yayılmakta olan milliyetçiliğe/ulusalcılığa karşı şiddetli mücadleyi emreden yasalar hala yürürlükteydi.Böylece halihazırdaki yasalara dayanarak bu planlı katliamlar  SSCB deki diğer bölgelerdeki olası milliyetçilere/ulusalcılara başta  Türkler  üzere diğer halklara  bir ders örneği  oluştursun diye uygulandığı anlaşılmıştır. Özbekistandaki bu kıyımların gerçek organizatörleri  Sovyet KGB ve Özbek politbüro görevlileri olup bunlar bugünki  Özbekistan devletinde de Türkiye karşıt davranışlarına halen devam etmektedirler.Bu kişiler dolayısıyla 2000  li  yılların başında  Türkiye –Özbekistan ilişkilerini bile gergin tutmaktadırlar.Kardeş Özbek halkının bu kişileri tespit edip tecrit edeceklerine inanıyoruz. Yapılan Operasyon sadece Türklere insan ve mal kaybı olarak sonuç vermedi, aynı zamanda da onlara sürgündeki insanlar statüsünde olduklarının psikolojik stresini de getirmiştir.Bu sürede sağ kalan Türkler hiç bir zaman kardeşleri olan Özbekleri kınamadılar ve ne de onların 1944 sürgünlerindeki onların kendilerine gösterdikleri  şefkatleri  unutmuşlardır.Onlar bu dramın Özbek milletiyle değl  ülkenin satılık cibilliyetsiz Özbekistan Politbüro  yöneticilerinden kaynaklandığını gayet iyi bildiler.Ayrıca  kendilerine  yapılanlar için Sovyet rejimini suçladılar ve Sovyet hükümeti onları Rusyanın merkezi yörelerine dağıtmaya başladığında ise sert reaksiyonlarla protesto ettiler.

Bu da yine  başka bir sürgün yeni olarak sanki tezgahmış gibi görülüyordu. 

Bu planlı katliamların bir neticesi  olarak 74,000 Türk Özbekistani terk etti.Bunların 40,000 kadarı Azerbaycana, 17,500 ü Kazakistana ve 16,000 i Rusyaya göç etmiştir.

Fergana da ki Kıyımdan sonra Türk Hareketi

1989-1990 yıllarının trajik olayları bütünüylü bakılınca ,sürgündeki  Türk hareketinin güçlenmesine neden olduğu gibi ,planlı katliamlar ve peşinden gelen sürgünler onların anavatanlarına dönüş için davranışlarının daha da sertleşmesine neden olmuştur. Aynı zamanda da Sovyet hükümeti de sorumluluklarından artık kaçamaz duruma düşmüştür.Bunun neticesi 23 Eylül 1989 tarihinde sürgündeki Türklerin  ilk resmi toplantılarını moskovada yapmalarına  müsaade verildi. Sovyetler Birliğinin tüm bölgelerinden 526 Türk delegesi katıldı. 18 Mayıs 1990 da Moskovada diğer  ikinci bir konferans  başlatıldı ve Vatanadı altında bir Türklerin Sovyet toplumunun içinde bir güç oluşturulması karara bağlandı. 25 Şubat 1991 de SSCB Adalet Bakanlığı ise bu kararı resmen Moskovada tescil etti.Vatan hareketinin  Liderlerinden birisi Y. Sarvarov idi ve hareketin merkezi  ise Moskovaydı.

7 Mart 1991 günü Sovyet hükümetinin çıkardığı bir yasa ile Ulusların sürgün edilmesinin ve insanların baskı altında tutulmasının yasalar aykırı  olduğunun onaylandığı ve onların sivil haklarının bulunduğu beyan ve deklare edilerek bu insanlar koruma altına alınmışlardır.Böylece Türkler, ve bir çok diğer uluslar en sonunda iyileştirme haklarını  elde etmişlerdir. Fakat yine de  onların Gürcistana dönüşlerine olumlu bir yanıt ve karar verilememişti. 1991 yılında Sovyetler Birliği çöktü ve Türklerin tarihinde yeni bir süre başladı.

Bundan sonra ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir yasa çıkararak sürgündeki bu Türkleri Anavatana kabul etmeye başladı halen bu süreç yürürlüktedir.

Gürcistan ise çeşitli zorluklarla otonom isteyen güney oset ve abhazlarla olan iç savaşlarla topraklarını yitirdi.Ermeniler çoğunlukta oldukları Mesketya ve güney bati Gürcistanda yerel yönetimleri ele geçirdiler ve gürcü askerlerini pasifize ederek bölgeye sokmadılar.Ermeniler ile Gürcistan arasındaki Mesketya ve Ahalkalaki sorunu halen devam etmekte olup ,Ermeniler bölgeyi önce Ermenistana katıp daha sonra da Batı ve ABD emperyalistleri ve özellikle Alman BND gizli servislerinin ajanlarının çalışmaları ile Çamlıhemşini ve Pazar ilçesinden karadenize inmeyi planlamaktadırlar.Böymlece Büyük Ermenistanın ilk safhasını tamalamak istemektedirler.Sorun çok hassastır ve bölge ilerde TÜRK COĞRAFYALARININ VE TÜRK BOYLARININ BİRBİRLERİ İLE BAĞLANTILARI VE BİRLEŞİM OLMALARI AÇISINDAN büyük olaylara gebedir.

BİLİNMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ ŞEY AHISKALI TÜRK=MESKETYALI TÜRK=PARAPAPAKLI TÜRK=TEREKEME TÜRK HEPSİ AYNI KAHRAMAN TÜRK BOYUNU İŞARET ETMEKTE VE AYNI BOYUN DEĞİŞİK İSİMLENDİLMELERİDİR.BU BOY KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATAN M.KEMAL ATATÜRKÜMÜZÜN KUVVAYI MİLLİYENİN  TEŞKİLİ İÇİN İLK BAŞVURDUĞU ANA ÇEKİRDEK TÜRK BOYUDUR VE BU TÜRK BOYUNUN PAPAĞI MUSTAFA KEMAL VE ARKADAŞLARINDA BAŞLARINA TAKILARAK TÜRK KURTULUŞ SAVAŞININ SİMGESİ OLMUŞTUR.BUNA KARŞILIK TÜM GÜNEY KAFKASYA İLE KUZEY ANADOLUDA KARS-IĞDIRDAN,ERZURUM,BAYBURT,ERZİNCAN,TOKAT,SIVAS,KAYSERİ,

ÇORUM,ANKARA, VE TÜM KARADENİZİ KAPSAYARAK SAKARYAYA KADAR OLAN COĞRAFYAYA YAYILMIŞ BU KAHRAMAN TÜRK BOYU TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI BAŞLAMADAN ÖNCE -HOŞ GELİŞLER OLA MUSTAFA KEMAL PAŞA,ASKERİN  MİLLETİN BAYRAĞINLA ÇOK YAŞA,ARŞ İLERİ,DÖNMEZ GERİ TÜRKÜN ASKERİ- MARŞINI BESTELEYEREK SAVAŞA TAM DESTEK VERMİŞLERDİR.

21.02.2005

Serhat KUNAR

Tarih Arşt.-Yazar/Köktürkler